Haberler & Bilgiler
Haksız Rekabetten Doğan Hukuk Davaları

HAKSIZ REKABETTEN DOĞAN HUKUK DAVALARI

I. GİRİŞ

Haksız rekabet kavramının 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (“TTK”) herhangi bir tanımı bulunmamakla birlikte, TTK’nın 54.maddesinin ikinci paragrafında “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya diğer şekillerdeki dürüstlük kurallarına aykırı davranışlar veya ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırı davranışlar veya ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” demek suretiyle haksız rekabetin ilkesi belirlenmiştir. Kanun maddesinin gerekçesine göre de ilkenin temel unsuru dürüst davranış kuralıdır. TTK m.55’te ise özel haksız rekabet halleri düzenlenmiş olup, TTK m.55’in kapsama alanına girmeyen haksız rekabet halleri genel hüküm niteliğindeki TTK m. 54/ II uyarınca uygulama alanı bulmaktadır. Bu çalışmada, TTK’da düzenlenen haksız rekabetin hukuki himayesi incelendikten sonra haksız rekabete ilişkin uyuşmazlıklar sonucu ikame edilebilecek davalar ve tazminat davaları ele alınacaktır.

II. TTK’DA DÜZENLENEN HAKSIZ REKABET HALLERİ

Türk Ticaret Kanunu’nun 55.maddesinde haksız rekabetin nasıl tezahür ettiğiyle ilgili altı kategori belirlenmiş olup bu kategoriler sınırlı sayı niteliğine haiz değildir. Kısaca bu altı kategori aşağıda sayılmıştır;

  • Dürüstlük kurallarına aykırı reklam ve satış yöntemleri ve diğer hukuka aykırı davranışlar,
  • Sözleşmeyi ihlale ve sona erdirmeye yöneltmeler,
  • Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma,
  • Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etme,
  • İş şartlarına uymama ve
  • Dürüstlük kurallarına aykırı işlem şartları kullanma

III. HAKSIZ REKABETİN HUKUKİ HİMAYESİ

Türk Ticaret Kanunu m.56; “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b) Haksız rekabetin men’ini, c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini, isteyebilir. Davacı lehine ve (d) bendi hükmünce tazminat olarak hâkim, haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verebilir. (2) Ekonomik çıkarları zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek müşteriler de birinci fıkradaki davaları açabilirler, ancak araçların ve malların imhasını isteyemezler. (3) Ticaret ve sanayi odaları, esnaf odaları, borsalar ve tüzüklerine göre üyelerinin ekonomik menfaatlerini korumaya yetkili bulunan diğer meslekî ve ekonomik birlikler ile tüzüklerine göre tüketicilerin ekonomik menfaatlerini koruyan sivil toplum kuruluşlarıyla kamusal nitelikteki kurumlar da birinci fıkranın (a), (b) ve (c) bentlerinde yazılı davaları açabilirler. (4) Bir kimse aleyhine birinci fıkranın (b) ve (c) bentleri gereğince verilmiş olan hüküm, haksız rekabete konu malları, doğrudan veya dolaylı bir şekilde ondan ticari amaçla elde etmiş olan kişiler hakkında da icra olunur.” İşbu kanun maddesi uyarınca; haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi veya mesleki itibarı, ticari faaliyetleri veya başkaca ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeye maruz bulunan kimse TTK m. 56’da yer alan ve aşağıda detaylarına yer vereceğimiz tüm davaları, haksız rekabet yüzünden ekonomik menfaatleri zedelenen müşteriler haksız rekabet çerçevesindeki araçların ve malların imhasını isteyememekle birlikte tüm davaları, ticaret ve sanayi odaları, esnaf odaları, borsalar ve tüzüklerine göre üyelerinin ekonomik menfaatlerini korumaya yetkili bulunan diğer mesleki ve ekonomik birlikler ile tüzüklerine göre tüketicilerin ekonomik menfaatlerini koruyan sivil toplum kuruluşları ve kamusal kurumlar tazminat davaları hariç olmak üzere tespit, men, ref davalarını açabilirler.

IV. AÇILABİLECEK DAVALAR

TTK’nın 56.maddesinin 1.fıkrasında haksız rekabet halinde açılacak davalar: fiilin haksız olup olmadığının tespiti davası, haksız rekabetin men’i davası, haksız rekabetin neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılması, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesi için ref davası, kusur varsa zarar ve ziyanın tazmini için maddi tazminat davası ve 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu (“TBK”) m. 58’de yer alan şartlar mevcutsa manevi tazminat davası olarak düzenlenmiştir. Önemle belirtmek isteriz ki, haksız rekabetin faili kusurlu ise ancak maddi ve manevi tazminat davaları açılabilmektedir. Başka bir deyişle, fail kusurlu değilse sadece tespit, men ve ref davaları açılabilmekte ancak tazminat davaları açılamamaktadır.

a. Haksız Rekabetin Tespiti Davası TTK m.56/1-a uyarınca, haksız rekabet sebebiyle müşterileri kredisi, mesleki itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse, mahkemeden fiilinin haksız rekabet fiili olup olmadığının tespitini isteme hakkına sahiptir. Tespit davası ile haksız rekabet saptanıyor olup, diğer davaların bir kısmının veya tümünün tespit davası ile birlikte açılması mümkün ise de zorunlu değildir. Tespit davası ikame edilip, haksız rekabetin varlığı kesinleştirilip, diğer davalar sonra ikame edilebilir.\ Davanın şartları: i. Hukuki yararın varlığı gerekli değildir: Haksız rekabet hallerinde davacının bu hususu iddia ve ispat etmesine gerek olmaksızın tespit davasını açmakta hukuki yararının bulunduğu kabul edilir. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre eda davasının açılabileceği durumlarda tespit davası açmakta hukuki yarar olmadığı halde, TTK m. 56’da tespit davasının açılabileceği açıkça düzenlendiğinden, usul hukukunda geçerli olan bu prensip haksız rekabet hukuku bakımından geçerli olmamaktadır.

ii. Haksız rekabete sebep olanın kusurunun bulunmasına gerek yoktur: Haksız rekabete sebebiyet veren kişinin kusuru aranmamaktadır. Kusur olmasa bile tespit davası açılarak haksız rekabet fiilinin olup olmadığının tespiti istenebilir.

iii. Davanın haksız rekabet gerçekleşmeden, gerçekleştiğinde veya sona erdikten sonra da açılabilir: Haksız rekabet henüz gerçekleşmeden, haksız rekabet fiili devam ederken ve fiilin bir kez yapılıp sona ermesi halinde de tespit davası açılabilir.

iv. Tespit davaları zamanaşımına tabi değildir: Tespit davası, haksız rekabet eylemi mevcut olduğu süre boyunca açılabilmektedir.

b. Haksız Rekabetin Men’i Davası TTK m.56/1-b uyarınca, haksız rekabet sebebiyle müşterileri kredisi, mesleki itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse, haksız rekabetin sürmesi veya yinelenmesi olasılığı karşısında haksız rekabetin men’i davasını ikame edebilir. Devam eden veya gelecekte ortaya çıkma olasılığı bulunan haksız rekabet eylemlerine karşı, hareketin yapılmaması veya önlenmesi amacıyla bu dava ikame edilmektedir. Hukuka aykırı davranışın tekrarlanması tehlikesi var oldukça, haksız rekabetin men’i davası varlığını sürdürmekte olup, tehlikenin sona ermesi halinde dava açma hakkı düşer. Haksız rekabetin men’i davasında, dava dilekçesinde ileri sürülen ve ispatlanan hususlarda mahkeme tarafından haksız rekabete konu eylemi gerçekleştiren taraf, bir şeyi yapmamaya mahkum edilir. Geleceğe matuf ve ancak bir ihtimal olan davalı eylemlerinin önlenmesine karar verilmesi mümkün değildir.\ Yargılama sırasında davalının haksız rekabet oluşturan eyleme son vermesi durumunda davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmemesi gerekmektedir. Çünkü önemli olan, dava tarihi itibariyle önlenmesi gereken bir haksız rekabet halinin ya da tehlikesinin olup olmadığıdır. İleride eylemin tekrarlanma ihtimali her zaman bulunduğundan mahkemece dava tarihindeki duruma göre karar verilmelidir. Haksız rekabetin men’i davası sonucunda verilen hüküm icra-i nitelikte olup 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (“İİK”) m. 30/3 hükmü uyarınca icra edilmektedir. Bu doğrultuda, haksız rekabetin men’i kararına rağmen haksız fiilin devam ettirilmesi halinde İİK m.30 ve İİK m.343 hükmü gereğince müeyyideler uygulanması gündeme gelecektir. Davanın şartları: i. Tecavüz veya muhtemel tecavüz halinin bulunması halinde açılabilir: Muhtemel tecavüz ihtimalinde fiili kullanım koşulu aranmaz. Davanın kabulü için yakın gelecekte davacının hukuki alanına haksız bir müdahale bulunup bulunmadığına bakılarak karar verilir. Davacının hukuki alanına davalının geçmişte tecavüz sayılacak davranışta bulunduğu ve yapılan ihtarın etkisiz kaldığı ve ihtarda bulunmanın yararsız olduğu durumlarda tehdit altında olduğu kabul edilmelidir.

ii. Haksız rekabet eylemini gerçekleştiren kişinin kusurlu olması aranmaz: Haksız rekabetin men’i davasının açılabilmesi için haksız rekabet eylemini gerçekleştiren kişinin kusurlu olması gerekmemektedir.

c. Haksız Rekabetin Ref’i Davası TTK m.56/1-c uyarınca, haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, mesleki itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek kimse haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını isteyebilir. Dava açıldığı sırada var olan ve devam eden bir haksız rekabet fiilinin varlığı halinde ve ayrıca tamamlanmış haksız müdahalenin sonuçlarının bertaraf edilmesi amacıyla açılır. Haksız rekabetin ref’i davasının açılabilmesi için haksız rekabet eylemini gerçekleştiren kişinin kusurlu olması aranmamakta olup, ref’ten sonra aynı hareketin tekrar edilmesinin önlenmesinin sağlanması amacıyla haksız rekabetin ref’i davasının, men davası birlikte açılabilecektir. Haksız rekabet oluşturan eylemin eski hale nasıl getirileceği mahkemece hüküm fıkrasında açıkça belirtilmesi gerekmektedir.

d. Tazminat Davaları Haksız rekabet halinde tazminat davası açılabilmesinin koşulları TBK’nın haksız fiil sorumluluğunun şartlarına uygun olarak düzenlenmiştir. Tazminat davası açılabilmesi için diğer haksız rekabet davalarından farklı olarak, hukuka aykırı bir fiilin varlığı, failin kusurlu olması, bir zarar veya zarar tehlikesinin varlığı ve hukuka aykırı bir illiyet bağının olması gerekir. Ayrıca TTK’ya eklenen 5/A hükmü ve 7155 sayılı kanunun 20.maddesiyle birlikte haksız rekabetten kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davalarını açabilmek için önce arabulucuya başvurulması şartı getirilmiştir.

i. Hukuka Aykırı Fiil Hukuk düzeninin, kişilerin malvarlığını veya şahıs varlığını korumaya yönelmiş, yazılı veya yazılı olmayan kurallarına aykırı davranışlar hukuka aykırı fiil olarak nitelendirilmektedir. Kanunda örnek verilen fiiller meydana gelmiş ise hukuka aykırı fiil meydana gelmiş sayılır. Ayrıca ahlaka aykırılık teşkil eden bütün fiiller de hukuka aykırı fiil olarak kabul edilmektedir. Hukuka aykırı fiil pasif veya aktif bir davranışla ortaya çıkabilir. Örneğin, başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak aktif bir hukuka aykırı fiil iken; iş ürünlerinin özelliklerini gizleyerek müşteriyi yanıltmak pasif bir davranışla hukuka aykırılık sonucunu doğurmaktadır.

ii. Kusur Haksız rekabet sonucunda maddi veya manevi tazminat talebinde bulunulabilmesi için failin kusurlu olması şarttır. Kusur, kast veya ihmal şeklinde ortaya çıkmaktadır. Kusurun varlığı dava açılabilmesi için yeterli olup, kusurun belli bir ağırlıkta olması gerekmemektedir. Kusurun ağırlığı yalnızca tazminat miktarının tayininde önem arz etmektedir. Ayrıca Yargıtay kararları incelendiğinde kusurun yanında “basiretli tacir gibi davranma” yükümlülüğünün de ön plana çıktığı görülmektedir. Örneğin, Yargıtay kararına konu olan başka bir olayda; üretici firma dışında bulunan ve tacir olan davalıların, TTK’nın 20. maddesi uyarınca tüm iş ve işlemlerinde basiretli bir tacir gibi hareket etmek durumunda olduğu, bu davalıların belirtilen sıfatları gereği dava konusu çakmakların üretiminin ve dağıtımının yasal olmadığını bilmeleri ve bilebilecek durumda olduğu, bunun aksini teşkil eden davranışlarının davalılar yönünden kusur teşkil edeceği belirtilmiştir.

iii. Zarar veya Zarar Tehlikesi Zarar, mal varlığında veya şahıs varlığında meydana gelen eksilme olarak ifade edilmektedir. Haksız rekabetten söz edilebilmesi için bir zarar veya zarar tehlikesi doğmalıdır. Ancak eğer maddi veya manevi tazminat davası açılmak isteniyorsa mutlaka zarar doğmuş olmalı ve davacı TBK m.50/1 hükmü uyarınca zarara uğradığını ispat etmelidir. Haksız rekabet konusunda zararı ispat etmek zor olduğundan haksız rekabete maruz kalan kimse, uğradığı zarar ve ziyanı isteyebileceği gibi failin elde ettiği menfaatin devrini de talep edebilmektedir. Böylece zararı ispat külfetinin ağır sonuçlarının giderilmesi amaçlanmıştır.

iv. İlliyet Bağı Haksız rekabet sebebiyle bir zararın tazmin edilebilmesi için ortaya çıkan zarar ile haksız rekabete yol açan davranış arasında illiyet bağının kurulabilmesi gerekmektedir. Olayların normal akışı ve hayat tecrübelerine göre sonucu meydana getirmeye elverişli olan ya da sonucun gerçekleşme ihtimalini objektif bir biçimde artıran zorunlu şart ile sonuç arasındaki bağ, uygun illiyet bağını ifade etmektedir.

V. SONUÇ

\ TTK m.55’te özel haksız rekabet halleri düzenlenmiş olup, TTK m.55’in kapsama alanına girmeyen haksız rekabet halleri genel hüküm niteliğindeki TTK m. 54/ II uyarınca uygulama alanı bulmaktadır. Haksız rekabete uğrayan ve menfaati zarar gören veya zarar görme ihtimali bulunan kişilerin, TTK kapsamında haksız rekabetin tespiti, haksız rekabetin men’i, haksız rekabetin ref’i ve TBK kapsamında şartların oluşması halinde maddi/manevi tazminat davası açma hukuki imkanı bulunmakta olup, haksız rekabetten kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davalarının ikame edilecek olması halinde dava şartı olarak arabuluculuğa başvurulması gerektiğini önemle belirtmek isteriz.

Bizimle temasa geçin