A. Giriş
İşverenler teknik veya ekonomik sebeplerle bir işin görülmesini her zaman kendileri gerçekleştiremeyebilir. Bazı durumlarda bir işin görülmesinin tamamı veya bir kısmı bir başkasına bırakılabilmektedir. Bu halde işveren bakımından işin devir şekline göre asıl işveren veya ihale makamı kavramları gündeme gelecektir. Bir işin görülmesini devreden işverenin sorumluluğu ise asıl işveren veya ihale makamı olmasına göre hukuken ayrı ayrı değerlendirilmelidir.
B. Anahtar Teslim Kavramı ve Alt İşveren İlişkisinden Farkı
İş hukuku bağlamında bir işin bir bölümünün veya tamamının görülmesi için asıl işveren- alt işveren ilişkisi kurulabilmektedir. Söz konusu ilişki 4857 sayılı İş Kanunu’nun (“Kanun”) 2. maddesinde “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir.” şeklinde tanımlanmıştır.
Asıl işveren - alt işveren ilişkisinin kurulabilmesi için Kanun birtakım şartlar aramaktadır. Bu şartlar şu şekilde sıralanabilir:
Bir işyerinde işçi çalıştıran asıl işveren olmalıdır.
Sayılan şartların varlığı halinde asıl işveren – alt işveren ilişkisi kurulur. Bu ilişkinin kurulmasının sonucu ise alt işverene bağlı çalışan işçilerin hakları bakımından asıl işveren ve alt işverenin müteselsil sorumlu olmasıdır.
Ancak bir işin yapılmasının tamamen bir başkasına bırakılması da söz konusu olabilir. Bu durumda işyerinde asıl işverenin çalıştırdığı işçilerin varlığından bahsedilemeyeceğinden asıl işveren – alt işveren ilişkisi kurulamayacak ve işin anahtar teslimi yoluyla bir başkasına devri söz konusu olacaktır. Anahtar teslimi yoluyla işin devri halinde işi devreden asıl işveren olarak değil, ihale makamı olarak nitelendirilecektir.
Anahtar teslimi yoluyla iş devri Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 15/03/2016 tarihi, 2014/34252 Esas ve 2016/6106 Karar sayılı ilamında şu şekilde açıklanmıştır:
“…Anahtar teslimi işten bahsedilmesi için; alt işverenin asıl işverenden aldığı işin, asıl işverenin sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir nitelik taşıması, işyerindeki üretimle ilgisinin olmaması veya asıl işin tamamlayıcısı niteliğinde bulunmaması, verilen işin asıl iş ya da yardımcı iş niteliğinde olmayıp, başkaca bağımsız bir iş olması gerekir. İşin bir bölümünde işçiçalıştırmayan, işin tamamını anahtar teslimi ve ihale yolu ile başkasına devreden ve işten elini çeken kişi asıl işveren olarak nitelendirilemez. Görüldüğü gibi anahtar teslimi işte, işverenin asıl faaliyet alanı olan mal ve üretim alanı dışında bir yapım işi söz konusudur…”
Benzer şekilde, işin tamamının bir bütün halinde başkasına devredilmesi durumunda devreden işverenin artık asıl işveren olarak nitelendirilmeyeceğine ilişkin Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 01/04/2014 tarihli, 2014/4751 Esas ve 2014/6629 Karar sayılı ilamı şu şekildedir:
*“…İşin bütünü başka bir işverene bırakıldığında, iş anahtar teslimi verildiğinde veya işveren kendisi sigortalı çalıştırmaksızın işi bölerek ihale suretiyle farklı kişilere vermişse, iş sahibi (ihale makamı) yasanın tanımladığı anlamda asıl işveren olmayacağından, bir alt-üst işveren ilişkisi bulunmayacaktır. Alt işverenin aldığı iş, işverenin asıl işinin bölüm ve eklentilerindeki işin bir kesimi ya da yardımcı işler kapsamında bulunmalıdır. Asıl işverenden alınan iş, onun sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir nitelik taşımaktaysa, işi alan kimse alt işveren değil, bağımsız işveren sayılacaktır. Bu noktada belirleyici yön; yapılan işin, diğerinin bütünleyici, yardımcı parçası olup olmadığıdır. İşyerindeki üretimle ilgili olmayan ve asıl işin tamamlayıcısı niteliğinde bulunmayan bir işin üstlenilmesi halinde, alt işverenden söz etme olanağı kalmayacak, ortada iki bağımsız işveren bulunacaktır…”*
C. Anahtar Teslim Yoluyla İş Görmede İhale Makamının Sorumluluğu
Asıl işveren – alt işveren ilişkisinde alt işverenin işçilerinin hakları bakımından asıl işveren ve alt işveren müteselsilen sorumludur. Buna karşılık, anahtar teslimi yoluyla işin devri ve ihale makamının varlığı halinde sorumluluk dağılımı değişmektedir.
Belirtmek gerekir ki, ihale makamının ihbar ve kıdem tazminatı, kullandırılmayan izinler, fazla çalışma alacağı, hafta tatili ile bayram ve genel tatil alacaklarına ilişkin sorumluluğunun bulunmadığı yargı kararlarıyla sabittir. Nitekim, söz konusu husus Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 22/02/2016 tarihli, 2014/31151 Esas ve 2016/3331 Karar sayılı ilamında şu şekilde belirtilmiştir:
*“… ihale makamının ihbar ve kıdem tazminatı ile kullandırılmayan izinler sebebiyle herhangi bir sorumluluğu söz konusu değildir. … Dairemizin kararlılık kazanmış olan uygulamasına göre, anahtar teslimi suretiyle ihale edilen işlerde, kamu makamlarının fazla çalışma, hafta tatili ile bayram ve genel tatili alacakları yönlerinden sorumluluğu bulunmamaktadır…”*
Ayrıca, iş kazası durumunda ihale makamı sıfatını taşıyan işverenin sorumluluğunun doğmayacağına ilişkin Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 01/04/2014 tarihli, 2014/4751 Esas ve 2014/6629 Karar sayılı ilamı şu şekildedir:
“… ihale makamı konumunda bulunması nedeniyle hakkında davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazalı şekilde müteselsil sorumluluğuna karar verilmesi doğru olmamıştır…”
D. Sonuç
Anahtar teslim kavramı, bir işin görülmesinin tamamen bir başka işverene devri olarak açıklanabilir. Bu ilişkide, işin yapılmasını devreden işveren “ihale makamı” olarak adlandırılır. Anahtar teslimi yoluyla işin devri halinde işin devredildiği işverenin işçilerine karşı asıl işveren – alt işveren ilişkisinden farklı olarak müteselsil sorumluluk gündeme gelmez. Dolayısıyla ihale makamı açısından işin devredildiği işverenin işçilerinin işçilik alacaklarından sorumluluk söz konusu olmayacaktır.
@Nevra AYDIN, @Ece BAYAR
Bizimle temasa geçin