Haberler & Bilgiler
Vergi Borçlarının Yapılandırılmasında Yönetim Kurulunun Sorumluluğu

Asıl amme borçlusu şirket tarafından vergi borçları yapılandırılarak borçların uzun vadede ve daha düşük faiz ile ödenmesine imkân tanınabilmektedir. Bu doğrultuda şirket tarafından yapılandırma kararı verilmiş ve borç yapılandırılmış ise vergi borçları yeni bir vadeye ve ödeme planına bağlanmaktadır. Bu nedenle borcun niteliğinin ve mahiyetinin değiştiği ve yeni bir borç meydana geldiği yerleşik Danıştay içtihatları ile kabul edilmektedir.

Nitelik değiştirerek yeni bir vergi borcu gündeme geldiğinden, vergi borçlarının asıl amme borçlusu şirketten tahsil edilmemesi üzerine kanuni temsilci sıfatıyla takip yapılacak olan sorumlu da değişmektedir. Böylece yapılandırma sonrasında ödenmeyen vergi borçlarından artık vergi borçlarının ilgili dönem ve eski vade tarihlerindeki kanuni temsilci sorumlu olmayıp, yapılandırma başvurusu sırasında kanuni temsilci olan kişinin, vergi borçlarının şirketten tahsil edilememesi halinde kanuni temsilci sorumluluğu sıfatıyla takip edilmesi gerektiği, eski kanuni temsilci ile vergi borcunun illiyetinin kesildiği, yapılandırma sırasında kanuni temsilci kimse bu kişi ile vergi borçları arasında kanuni temsilci sıfatıyla sorumluluk bağı kurulmuş olacağı yerleşik içtihatlarla kabul edilmektedir.

Bu durumda asıl amme borçlusu şirketin kanuni temsilcilik görevinden ayrılmasından sonra farklı kanuni temsilci tarafından şirket borçları yapılandırılmış ise önceki yönetim kurulu üyesi ile şirket borçları arasındaki kanuni temsilcilik görevinden doğan sorumluluk bağı kesilmektedir.

Nitekim Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun 22.11.2023 tarihli, 2022/1498 Esas ve 2023/1372 Karar sayılı ve 01.11.2023 tarihli, 2022/1422 Esas ve 2023/1293 Karar sayılı ilamlarında bu husus şu şekilde ifade edilmiştir:

“Asıl borçlu şirket tarafından yapılan başvurular üzerine kesinleşmiş vergi borçlarının 6552 ve 6736 Sayılı Kanunlar kapsamında yapılandırılması ile *yeni bir hukuki durum ortaya çıkmış olup yapılandırmalar sırasında borçlu şirketle ilişkisi bulunmayan davacının yapılandırılan borçlar nedeniyle sorumlu tutulması mümkün bulunmamaktadır. Yapılandırmaların, ihlal edilmeleri nedeniyle iptal edilmiş olmaları da belirtilen duruma ilişkin olarak herhangi bir değişikliğe yol açmayacaktır.”*

Yine aynı doğrultuda Danıştay Dördüncü Dairesi’nin 01.12.2022 tarihli, 2019/6772 Esas ve 2022/7459 Karar sayılı ilamı da aynı doğrultudadır:

“…şirket borçlarının yapılandırılması ile yeni bir hukuki durum ortaya çıkmış olup, yapılandırma sırasında borçlu şirketle ilişkisi bulunmayan davacının yapılandırılan borçlardan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı sonucuna varıldığından, belirtilen vergi borçlarının tahsili için davacı adına düzenlenen ödeme emrinde hukuka uyarlık görülmemiştir.”

Danıştay Üçüncü Dairesi’nin 02/03/2020 tarihli, 2019/4676 Esas ve 2020/1148 Karar sayılı ilamında bu husus şöyle ifade edilmiştir:

“6552 sayılı Yasa uyarınca asıl borçlu şirketin e-hacze konu vergi borçlarını yapılandırması sonucu şirkete ait kamu alacaklarına ilişkin yeni bir hukuki durum ortaya çıkmış olup yapılandırma sırasında borçlu şirketle ilişkisi bulunmayan davacının söz konusu borçlar nedeniyle sorumlu tutularak adına uygulanan e-hacizde hukuka uygunluk görülmediğinden yazılı gerekçeyle istinaf başvurusunun kabulü suretiyle davanın reddi yolunda verilen Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerekmiştir.”

Danıştay Dokuzuncu Dairesi’nin 01/03/2023 tarihli, 2021/1901 Esas ve 2023/481 Karar sayılı ilamında bu durum şu şekilde ifade edilmiştir:

*“Asıl borçlu şirket tarafından, 7143 Sayılı Kanun hükümlerinden faydalanılarak vergi borçlarının taksitlendirilmesi talebinde bulunulduğu, bu işlemin alacağın kesinleşmesi, zamanaşımının kesilmesi, mevcut borcun vadesinin değişmesi, yapılandırma anına kadar muaccel olan borcun artık yeni bir ödeme planı ve taksitlendirme tarihleri itibari ile vadesi olması gibi hukuki sonuçlar doğurduğu, bu yeni duruma göre borcun takibinin yapılması gerektiği ve yapılandırmanın ihlal edilmesi nedeniyle iptal edilmiş olmasının değişikliğe yol açmayacağı dikkate alındığında, yapılandırma sonucu ortaya çıkan yeni hukuki durum çerçevesinde asıl borçlu şirketten tahsil imkanının bulunmadığı ortaya konulduktan sonra, sözü edilen Kanun'dan yararlanılması sırasında şirketi temsile yetkili olan kanuni temsilciye gidilmesi gerekmektedir.”*

Sonuç olarak; yerleşik Danıştay içtihatları uyarınca, yönetim kurulu üyesinin kanuni temsilcilik görevinden ayrılmasından sonra asıl amme borçlusu şirket tarafından şirket vergi borçlarının yapılandırılması durumunda, borcun niteliği ve mahiyeti değişmekte ve yeni bir borç meydana gelmekte olduğundan yapılandırma tarihindeki yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu gündeme gelecek ve yapılandırma sırasında kanuni temsilci sıfatı bulunmayan yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gidilemeyecektir.

@Kesikli Hukuk Bürosu

Bizimle temasa geçin