A. Giriş
Şirketler topluluğu, hakim şirket ve hakim şirkete bağlı olan yavru (bağlı) şirket veya şirketlerden oluşur. Söz konusu hakimiyet fiilen, hakim şirket tarafından bağlı şirketin hisse çoğunluğunun elde edilmesi yoluyla sağlanabileceği gibi sözleşmesel olarak da sağlanabilmektedir. Bu doğrultuda hakimiyet sözleşmeleri, aralarında doğrudan veya dolaylı iştirak ilişkisi bulunan ya da bulunmayan iki şirketin sözleşme yoluyla şirketler topluluğu oluşturması ve bunun sonucunda hakim şirket ve bağlı şirket şeklinde hareket etmesi şeklinde tanımlanabilecektir.
B. Hakimiyet Sözleşmesinin Niteliği ve Geçerliliği
Şirketlerin aralarında hakimiyet sözleşmesi yapması, sözleşmeye dayalı hakimiyet kurma yöntemidir. Borçlar hukuku nitelikli olan hakimiyet sözleşmesinin tarafları; hakim şirket ile bağlı şirket bir diğer ifadeyle alt şirkettir. Bu sözleşme kapsamında bağlı şirket, hakim şirketin verdiği talimatlara uyma borcunu yüklenir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (“TTK”) 198. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca hakimiyet sözleşmelerinin geçerli olabilmesi için ticaret siciline tescil edilmesi ve Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edilmesi zorunlu kılınmıştır. Aynı husus, Ticaret Sicil Yönetmeliği’nin (“TSY”) 106. maddesinde de hüküm altına alınmıştır. Bu bağlamda, ticaret siciline tescil edilmeyen hakimiyet sözleşmeleri geçersiz olacak, dolayısıyla da taraflar arasında sözleşmesel haklar ve borçlar doğmayacaktır. Ancak, hakimiyet sözleşmesi geçersiz olsa da sözleşme geçerliymiş gibi hakimiyetin uygulanması nedeniyle oluşan zararlar bakımından hakim şirket ve hakim şirketin yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gidilebilecektir.
Belirtmek gerekir ki taraflar arasında hakimiyet sözleşmesinin yapılmış olması hakimiyetin sağlanması bakımından yeterli olup, hakimiyetin uygulanması veya uygulanmaması somut olaya göre önem arz etmeyecektir. Dolayısıyla geçerli bir hakimiyet sözleşmesinin varlığı halinde, hakim ve bağlı şirket arasında bu hakimiyetin gerçekten var olup olmadığı hususu incelenmemektedir.
C. Hakimiyet Sözleşmesi Yapılmasına İlişkin Karar
Hakimiyet sözleşmesinin yapılmasına şirketlerin yönetim kurulları karar verir. Ancak geçerli bir hakimiyet sözleşmesi yapılabilmesi için bağlı şirkette bahsedilen yönetim kurulu kararlarının genel kurulca onaylanması gerekmektedir. Bunun nedeni, esasen bağlı şirketin kendisine ait olan idare yetkisini hakimiyet sözleşmesi ile başka bir şirkete devrediyor olmasıdır.
Normal şartlarda, şirketin idare yetkisi yönetim kuruluna ait olup yönetim kurulunu belirleme yetkisi kuruluş aşamasında kuruculara, sonraki dönemlerde ise genel kurula aittir. Nitekim, TSY’nin 106. maddesinin ikinci fıkrasında da hakimiyet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için genel kurul tarafından onaylanması zorunlu kılınmıştır. Bu durum Danıştay 13. Dairesi’nin 28/03/2022 tarihli, 2021/5085 Esas ve 2022/1264 Karar sayılı ilamında şu şekilde hüküm altına alınmıştır:
*“Hakimiyet sözleşmesinin ise Ticaret Sicili Yönetmeliği'nin 106. maddesinin birinci fıkrasında, 'Hâkimiyet sözleşmesi, aralarında doğrudan veya dolaylı iştirak ilişkisi bulunmayan, bulunsa bile bu ilişkiden bağımsız ve soyutlanmış bir şekilde taraflardan birinin, sermaye şirketi olan diğerinin yönetim organına hiçbir şarta bağlı olmadan talimat verme yetkisini içeren sözleşmedir.' şeklinde tanımlandığı, anılan maddenin ikinci fıkrası gereğince, hâkimiyet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için bağlı şirketin genel kurulunca onaylanması ve sicile tescil ettirilmesinin şart olduğu,”*
Öte yandan Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmelik m. 30/h hükmüne göre, hakimiyet sözleşmesinin yapılmasına yönelik yönetim kurulu kararlarının hakim şirket genel kurulunca da onaylanması gerektiğini söylemek mümkündür.
Geçerli bir hakimiyet sözleşmesinin yapılmasının ardından hakim şirket, merkezi konularda bağlı şirkete talimat verirken bağlı şirketin faaliyetlerine ve işleyişine müdahale etmeyecektir. Sözleşme ilişkisi nedeniyle bağlı şirket hakim şirketin talimatlarına uymak zorundadır. Dolayısıyla hakim şirket talimat vermediği sürece, bağlı şirket kendi yönetim organınca yönetilir.
Nitekim bu durum İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi’nin 18/01/2024 tarihli, 2020/1623 Esas ve 2024/57 Karar sayılı ilamında şu şekilde ifade edilmiştir:
*“Şirketler arasında hâkimiyet sözleşmesi akdedildiği takdirde sözleşmesel şirketler topluluğunun varlığı gündeme gelmektedir. Başka bir anlatımla, sözleşmesel şirketler topluluğu, hâkimiyet sözleşmesi ile oluşmaktadır. Burada kastedilen borçlar hukuku bağlamında hâkimiyet sözleşmeleridir. Bu durumda, şirketler topluluğu, hâkim şirketin, hâkimiyeti altına alacağı topluluk üyesi bağlı şirketlerle yapacağı bir sözleşme ile oluşmaktadır. Hâkimiyet sözleşmesi kapsamında hâkim şirket, bağlı şirkete, hedeflerin tespiti, şirketin faaliyetlerinin koordine edilmesi ile üst düzey yönetiminin belirlenmesi gibi şirketin yönetimine ilişkin temel konularda talimat verir ancak bağlı şirketin günlük faaliyetlerine ve işleyişine müdahale etmez. Bu çerçevede, hâkimiyet sözleşmesi ile bir şirket diğer bir şirketin yönetimine sahip olmak konusunda anlaşmaktadır.”*
Bu bağlamda bağlı şirket bakımından, hakimiyet sözleşmesinin sadece yönetim kurulunun yetkileri üzerinde sonuç doğurduğu, buna karşılık genel kurulun yetkileri üzerinde sonuç doğurmadığını söylemek mümkündür. Nitekim hakimiyet sözleşmesi, yönetim kurulunun devredilemez ve vazgeçilemez yetkilerinin bir istisnası olarak kabul edilebilecektir. Zira geçerli bir hakimiyet sözleşmesinin yapılmasıyla yönetim kuruluna ait birtakım merkezi ve idari yetkiler hakim şirkete devredilmektedir.
D. Hakimiyet Sözleşmesinin Kurulmasının Ardından Sorumluluk
Öncelikle hakim şirketin hakimiyetini bağlı şirkete zarara uğratacak şekilde kullanmaması gerekir. Bu husus TTK’nın 202. maddesinde hüküm altına alınmışır. Bu bağlamda hakim şirketin bağlı şirketi zarara uğratmaması, uğrattığı takdirde de bu zararı denkleştirmesi gerekmektedir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi’nin 18/01/2024 tarihli, 2020/1623 Esas ve 2024/57 Karar sayılı ilamında, hakim şirketin, hakimiyetini bağlı şirketi zarara uğratacak şekilde kullanmaması gerektiği hususu şu şekilde ifade edilmiştir:
*“TTK'nın "hâkimiyetin hukuka aykırı kullanılması" başlıklı 202/1-a maddesinde hâkim şirketin hâkimiyetini bağlı şirketi kayba uğratacak şekilde kullanamayacağı özellikle bağlı şirketi, iş, varlık, fon, personel, alacak ve borç devri gibi hukuki işlemler yapmaya; kârını azaltmaya ya da aktarmaya; malvarlığını ayni veya kişisel nitelikte haklarla sınırlandırmaya; kefalet, garanti ve aval vermek gibi sorumluluklar yüklenmeye; ödemelerde bulunmaya; haklı bir sebep olmaksızın tesislerini yenilememek, yatırımlarını kısıtlamak, durdurmak gibi verimliliğini ya da faaliyetini olumsuz etkileyen kararlar veya önlemler almaya yahut gelişmesini sağlayacak önlemleri almaktan kaçınmaya yöneltemeyeceği düzenlenmiş olup, bu hususlara aykırı davranılması halinde 202/1-b maddesinde bağlı şirketin her pay sahibinin, hâkim şirketten ve onun kayba sebep olan yönetim kurulu üyelerinden, şirketin zararını tazmin etmelerini isteyebileceği hüküm altına alınmıştır.”*
Bu doğrultuda hakim şirketin, hakimiyetini bağlı şirketi zarara uğratacak şekilde kullanması durumunda bağlı şirketin her pay sahibinin şirketin zararının tazmin edilmesine yönelik talep hakkı söz konusu olacaktır. Buna karşılık bağlı şirket hakim şirketten gelen talimatlara uymakla yükümlü olup, bağlı şirketin söz konusu talimatlara uyarak işlem yapması sonucundaki sorumluluk durumunun kısmi hakimiyet ve tam hakimiyet hallerine göre ayrı ayrı incelenmesi gerekmektedir.
Kısmi hakimiyetin söz konusu olduğu şirketler topluluğunda bağlı şirket hakim şirketin yönelttiği hukuka aykırı talimatı yerine getirmekle yükümlü olmayacaktır. Bağlı şirketin bu yöndeki talimatı yerine getirmesi halinde, yönetim kurulunun pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı sorumluluğu gündeme gelecektir.
Tam hakimiyet durumunda ise bağlı şirket hukuka aykırı da olsa hakim şirket tarafından yöneltilen talimata uymakla yükümlü olduğundan, yönetim kurulu bakımından sadece şirket alacaklılarına karşı sorumluluk gündeme gelecek pay sahiplerine karşı sorumluluk söz konusu olmayacaktır.
E. Sonuç
Hakimiyet sözleşmesi yapılması yoluyla şirketler topluluğu oluşturmak mümkündür. Geçerli bir hakimiyet sözleşmesinden bahsedilebilmesi için bu sözleşmenin yapılmasına yönelik kararın şirketlerin yönetim kurullarınca alınması ve genel kurullarınca onaylanması gerekmektedir. Taraflar arasında yapılan hakimiyet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için ticaret siciline tescil ve ilan edilmesi şart olarak aranmaktadır. Tescil ve ilan ile, taraflar arasında geçerli bir hakimiyet sözleşmesi yapılmış ve hakim şirket-bağlı şirket ilişkisinin kurulmuş olduğu kabul edilmektedir. Kurulan bu sözleşmesel ilişki neticesinde, bağlı şirket hakim şirketten gelen talimatları yerine getirmekle yükümlü hale gelecektir. Bunun karşılığında, hakim şirketin hakimiyetini bağlı şirketi zarara uğratmayacak şekilde kullanması önem arz etmektedir. Aksi takdirde bağlı şirket pay sahipleri, hakim şirketten ve hakim şirket yönetim kurulu üyelerinden, bağlı şirketin zararının giderilmesini talep edebilme imkanına sahiptir.
@Eren YENİÇULHA @Ece BAYAR
Bizimle temasa geçin