Haberler & Bilgiler
Şirket Yönetimi İçin Kayyım Tayini CMK m.133

Şirket Yönetimi İçin Kayyım Tayini (CMK m.133)

I.   GİRİŞ

Şirket yönetimine kayyım tayini kurumu 2015 yılı itibariyle uygulanmaya başlanıp özellikle 15 Temmuz darbe girişiminin sonrasında silahlı terör örgütlerine yönelik yürütülen soruşturma ve kovuşturmalar kapsamında en çok kullanılan koruma tedbirlerinden biri haline gelmiştir.

CMK 133 kanun metni aşağıdaki gibidir:

“Şirket yönetimi için kayyım tayini

Madde 133

(1)    Suçun bir şirketin faaliyeti çerçevesinde işlenmekte olduğu hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için gerekli olması halinde; soruşturma ve kovuşturma sürecinde, hâkim veya mahkeme, şirket işlerinin yürütülmesiyle ilgili olarak kayyım atayabilir. Atama kararında, yönetim organının karar ve işlemlerinin geçerliliğinin kayyımın onayına bağlı kılındığı veya yönetim organının yetkilerinin ya da yönetim organının yetkileri ile birlikte ortaklık payları veya menkul kıymetler idare yetkilerinin tümüyle kayyıma verildiği açıkça belirtilir. Kayyım tayinine ilişkin karar, ticaret sicili gazetesinde ve diğer uygun vasıtalarla ilan olunur.

(2)    Hâkim veya mahkemenin kayyım hakkında takdir etmiş bulunduğu ücret, şirket bütçesinden karşılanır. Ancak, soruşturma veya kovuşturma konusu suçtan dolayı kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat kararının verilmesi halinde; ücret olarak şirket bütçesinden ödenen paranın tamamı, kanunî faiziyle birlikte Devlet Hazinesinden karşılanır.

(3)     İlgililer, atanan kayyımın işlemlerine karşı, görevli mahkemeye 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve 29.6.1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre başvurabilirler.

(4)     Bu madde hükümleri ancak aşağıda sayılan suçlarla ilgili olarak uygulanabilir.

a)      Türk Ceza Kanununda yer alan,

  1.      Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (madde 79, 80),
  2.       Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),
  3.      Parada sahtecilik (madde 197),
  4.      Fuhuş (madde 227),
  5.      Kumar oynanması için yer ve imkân sağlama (madde 228),
  6.      Zimmet (madde 247),
  7.      Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama (madde 282),
  8.      Silahlı örgüt (madde 314) veya bu örgütlere silah sağlama (madde 315),
  9.      Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk (madde 328, 329, 330, 331, 333, 334, 335, 336, 337),

Suçları,

b)     Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları,

c)      Bankalar Kanununun 22 nci maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu,

d)     Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar,

e)     Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar.

(5)     (Ek: 1/7/2016-6723/32 md.) Bu madde uyarınca atanan kayyımların görevleriyle ilgili iş ve işlemlerinden dolayı tazminat davaları, 142 ila 144 üncü maddeler uyarınca Devlet aleyhine açılır. Devlet, ödediği tazminattan dolayı görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan kayyımlara bir yıl içinde rücu eder.”

II.   CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNDA ŞİRKET YÖNETİMİ İÇİN KAYYIM TAYİNİ KURUMUNA YER VERİLME AMACI

Günümüz dünyasında şirketler ve özellikle çok sayıda çalışanı bulunabilen anonim şirketler ekonomik ve sosyal hayatın önemli bir kısmını oluşturmakta ve etkilemektedir.

Bir koruma tedbiri olan kayyım tayini kurumuna benzer bir düzenleme özel hukuk alanında ilk kez İcra İflas Kanunu’nda “İflasın ertelenmesi” kurumu ile karşımıza çıkmaktadır. Bu düzenleme ile borca batık bir sermaye şirketi veya kooperatif hakkında belirli şartların gerçekleşmesi halinde geçici olarak iflas yerine iflas ertelenmesi kararı verilebilecektir. Bu sayede şirketin faaliyetine devamı ve bu şirketle iş yapan diğer şirketlerin de iflasının önlenmesi amaçlanmıştır. Şirketlerin büyüklükleri dikkate alındığında bir sermaye şirketinin iflastan kurtarılıp faaliyetine devam etmesi ülkenin ekonomisinin de gözetildiği bir amaçtır.

Şirketlerin ekonomik ve sosyal etkileri göz önünde bulundurularak faaliyetlerinin kısıtlanması hususunda dikkatli ve ölçülü davranılması gerekmektedir. Geçmişte Türkiye’de hukuki zemine oturtulmayan soruşturmalar neticesinde pek çok iş adamı ve şirketleri değerlerini kaybetmiş ve ülke ekonomisi de bundan olumsuz olarak etkilenmiştir.

Bir şirketin faaliyeti çerçevesinde suç işlenmiş olma ihtimali bulunsa dahi şirket faaliyetine müdahale yapılırken ticari ceza hukukunun ilkeleri ve ölçülülük ilkesi esas alınmalıdır. Kanun koyucunun koruma tedbiri olarak şirkete kayyım tayinini düzenlemesinin amaçları arasında şirketlere, şirketlerin çalışanlarına ve kamuya zarar vermeden şirketler hakkında bünyelerinde işlenen suçlar kapsamında soruşturma ve kovuşturmaların sürdürülmesi yer almaktadır.

III.    ŞİRKET YÖNETİMİNE KAYYIM TAYİNİ KURUMUNUN VE GÖREVLİ KAYYIMIN HUKUKİ NİTELİĞİ

Şirket yönetimine kayyım tayini kurumu CMK’da koruma tedbirleri arasında düzenlenmiş olup özel bir el koyma türü olarak değerlendirilmektedir.

Şirket yönetimine atanan kayyım ise TCK m. 6/1-c uyarınca “kamu görevlisi”dir. Kayyımın hukuki niteliğinin tespiti içi ise işlevleri açısından onay makamı mı yoksa yönetim organı mı olduğu hususlarında bir ayrım yapmak gerekmektedir.

i)  Onay makamı olarak atanan kayyımın hukuki niteliği:

Şirket yönetimine atanan kayyımın onay makamı olması durumunda şirketin yönetim organının karar ve işlemlerinin geçerliliği kayyımın onayına tabi olacaktır. Yani, şirketin yönetim organı karar ve işlemlerde bulunma yetkisini bünyesinde bulundurmaya devam edecektir. Onay makamı olarak atanan kayyımın hukuki niteliği daha çok yasal danışmanlığın bir alt dalı olan oy danışmanına (TMK m. 429/1) benzese de kayyım olarak nitelendirmesinde bir sakınca bulunmamaktadır.

ii) Yönetim organı yerine veya yönetim organının yetkileri ile birlikte ortaklık paylarını veya menkul kıymetleri idare etmek için atanan kayyımın hukuki niteliği:

Yönetim organının yetkileri ile birlikte ortaklık paylarını veya menkul kıymetleri idare etmek için atanan kayyım yönetim kayyımı olarak nitelendirilmekte olup şirketin yönetim organının görevi kayyımın atanması ile birlikte sona erecektir.

IV.            ŞİRKET YÖNETİMİ İÇİN KAYYIM TAYİNİNİN ŞARTLARI

CMK 133 uyarınca şirket yönetimine kayyım tayini için belirli şartların gerçekleşmesi gerekmektedir, aksi halde şirket yönetimine kayyım tayini mümkün olmayacaktır.

i)               Bir Şirketin Faaliyeti Çerçevesinde İşlenmekte Olan Bir Suç Olması

Şirketlerin faaliyet alanları birbirinden farklı olup CMK 133’ün lafzından hareketle şirket bünyesi altında ve faaliyeti çerçevesinde suç işlenmesi durumunda bu koruma tedbirine başvurmak mümkün olacaktır.

CMK 133/4’teki katalogda sayılan suçlardan zimmet suçu (Bankacılık Kanunu 160) dışındaki tüm suçlar tüm şirketler tarafından işlenebildiğinden tüm şirket türlerine kayyım tayini mümkün olabilir, zira bankalar Bankacılık Kanunu’nun 7. Maddesine göre anonim şirket olarak kurulmak zorunda olduğundan zimmet suçundan dolayı koruma tedbiri yalnızca anonim şirketlere uygulanabilecektir.

ii)             Suçun Zincirleme veya Kesintisiz Suç Olarak İşlenmesi

Şirket yönetimine kayyım tayini için CMK 133’te sayılan katalog suçlardan en az birinin şirketin faaliyeti çerçevesinde “işlenmekte olması” aranır. Bu ifade “işlendiği” olarak yer almakta iken 2004 yılında Adalet Komisyonu’na yapılan görüşmeler sırasında “işlenmekte olduğu” olarak değiştirilmesi teklif edilmiş olup TBMM Genel Kurul’una sunularak yasalaşmıştır.

Kanun koyucu bu değişikliği tamamlanmış suçlarda kayyım tayininin önüne geçmek için bilinçli olarak yapmış olup gerekçesinde de “…bir şirketin faaliyeti çerçevesinde işlenmiş olsa bile, tamamlanmış olan bir suçla ilgili olarak şirket yönetimine kayyım tayin edilemez…” şeklinde bu hususa yer vermiştir.

Bu tercih doğrultusunda tamamlanan suçlar için CMK 128. Maddede yer alan elkoyma koruma tedbiri kabul edilmiş olup tamamlanmış suçlarda faillerin ortağı bulunduğu şirketteki ortaklık paylarına ve her türlü malvarlığı değerlerine elkonulması şeklinde karar verilmektedir.

iii)            Suçun İşlenmekte Olduğu Hususunda Kuvvetli Şüphe Bulunması

Ceza muhakemesi hukukunda delil ve olayların kuvvetine göre dört farklı şüphe türü bulunmaktadır:

a)     Basit Şüphe (Başlangıç Şüphesi): Basit şüphe şüphenin başlangıç seviyesini oluşturmakta olup ispat gücü açısından yeterli olmayan ve eldeki delillerin emare (belirti) niteliğinde olduğu şüphedir.

b)     Makul Şüphe: Makul şüphe somut olay ve olguların suç işlendiği izlenimini doğurması halinde bulunmaktadır.

c)     Yeterli Şüphe: Sanığın, mevcut deliller doğrultusunda yürütülecek muhakemede mahkum olması ihtimali beraat etmesi ihtimalinden daha kuvvetli ise yeterli şüphe hali bulunmaktadır.

d)     Kuvvetli Şüphe: Sanığın mevcut deliller doğrultusunda yürütülecek muhakemede mahkum olması kuvvetle muhtemel ise kuvvetli şüphe hali bulunmaktadır. Kanun koyucu bilinçli olarak koruma tedbirlerinde kuvvetli şüphe şartı öngörmektedir. Şirket yönetimine kayyım tayini tedbiri şirket aleyhine uygulanan bir koruma tedbiri olduğu için daha dikkatli davranılması gerekmekte olup şirket faaliyeti çerçevesinde suç işlendiğine ilişkin şüphenin en üst seviyede olması gerekmektedir.

iv)            Maddi Gerçeğin Ortaya Çıkarılması İçin Gereklilik

Şirkete kayyım tayini koruma tedbirinin uygulanabilmesi için CMK 133’de bu tedbire başvurulmasının “maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için gerekli olması” şartı aranmaktadır.

v)             Şirket Faaliyeti Çerçevesinde İşlenen Suçun CMK 133’te Sayılan Katalog Suçlardan Olması

CMK 133’te sayılan katalog suçlar dışındaki suçlarda şirket yönetimi için kayyım tayini koruma tedbirine başvurulamamaktadır.

V.             ŞİRKET YÖNETİMİNE KAYYIM ATAMAYA YETKİLİ MERCİ

i)               Soruşturma Evresinde:

5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 10. Maddesi uyarınca soruşturma aşamasında sadece sulh ceza hakimi kararı ile kayyım tayinine karar verilebilir.

Sulh ceza hâkimliği

Madde 10

Kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere, yürütülen soruşturmalarda hâkim tarafından verilmesi gerekli kararları almak, işleri yapmak ve bunlara karşı yapılan itirazları incelemek amacıyla sulh ceza hâkimliği kurulmuştur.

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 162. maddesi uyarınca savcının talebi üzerine kayyım tayini kararı sulh ceza hakimliği tarafından verilecek olup 163. Maddesi uyarınca sulh ceza hakiminin zorunlu savcılık olarak görev yaptığı durumlarda savcının talebi olmaksızın sulh ceza hakimi tarafından kayyım tayini tedbiri kararı verilebilecektir.

Soruşturmada Cumhuriyet savcısının hâkim kararı istemi

Madde 162

*(1)    Cumhuriyet savcısı, ancak hâkim tarafından yapılabilecek olan bir soruşturma işlemine gerek görürse, istemlerini bu işlemin yapılacağı yerin sulh ceza hâkimine bildirir. Sulh ceza hâkimi istenilen işlem hakkında, kanuna uygun olup olmadığını inceleyerek karar verir ve gereğini yerine getirir.*

Soruşturmanın sulh ceza hâkimi tarafından yapılması

Madde 163

*(1)    Suçüstü hâli ile gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, Cumhuriyet savcısına erişilemiyorsa veya olay genişliği itibarıyla Cumhuriyet savcısının iş gücünü aşıyorsa, sulh ceza hâkimi de bütün soruşturma işlemlerini yapabilir.*

*(2)    Kolluk âmir ve memurları, sulh ceza hâkimi tarafından emredilen tedbirleri alır ve araştırmaları yerine getirirler.*

Kayyım tayini koruma tedbiri arkasında yer alan kaygılar ve amacı doğrultusunda bu kurumun soruşturma evresi başında işletilmesi yargılama sonucu hükmedilecek olan kararın icra edilebilmesi ve şirket alacaklıların mağdur olmaması açısından daha yararlı olacaktır.

ii)             Kovuşturma Evresinde:

Şirket yönetimine kayyım tayini kararını verme yetkisi kovuşturma aşamasında yargılamanın yürütüldüğü mahkemeye ait olup mahkemenin bu doğrultudaki kararına karşı itiraza başvurulamamaktadır. İlgililer yalnızca hükümle birlikte temyiz yoluna başvurabilecektir. Ancak görevlendirilen kayyımın görevi sırasında yaptığı işlemlere karşı görevli mahkemeye itiraz mümkün kılınmıştır.

VI.            KAYYIM TAYİNİ KARARI

CMK 133’te yer alan şartların gerçekleşmesi halinde mahkeme soruşturma veya kovuşturma konusu şirkete kayyım tayin edebilecektir. Kanun koyucu hükümde “…kayyım atayabilir.” Şeklinde düzenleme yaparak ilgili koşulların gerçekleşmesi durumunda kayyım atanıp atanmayacağı hususunda mahkemeye geniş bir takdir yetkisi vermektedir.

Mahkemenin kayyım tayinine karar vermesinin ardından atanan kayyımın yetkilerini belirlemesi gerekmektedir. Kayyımın yetkisinin ve yetkisinin sınırlarının belirlenmesi açısından kayyım tayin edilecek şirketler ve bunların yönetimi üzerinde durulması gerekmektedir.

i)               Kayyım tayini koruma tedbirine konu olabilecek şirketler:

CMK 133’ün lafzı ve yorumu itibariyle şirket yönetimi için kayyım tayini koruma tedbiri yalnızca şirketlere uygulanabilmekte olup kanunda şirket türleri açısından herhangi bir ayırım yapılmadığından ticari şirketler, kooperatifler, adi şirketler, özel kanunlarda düzenlenen şirketler de dahil olmak üzere tüm şirketlerin faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili olarak bu koruma tedbirine maruz kalmaları mümkündür.

ii)             Şirket yönetimi:

Şirketlerin yönetim ve temsil yetkisinin toplandığı kişi ya da organ şirket tiplerine göre farklılık göstermektedir:

  • Adi şirketin tüzel kişiliği bulunmadığından temsili mümkün olmayıp ortakları şirketin yönetiminde görev alırlar. Adi şirkete onay makamı olarak kayyım atanması halinde ortakların işlemleri ancak kayyımın onayı ile geçerli olur. Ancak yönetim organı olarak kayyım atanmış ise ortakların görevleri tamamıyla sona erer.
  • Kollektif şirketlerde, TTK 218 uyarınca her bir ortak şirketi idare ve temsil yetkisine sahiptir.  Kollektif şirkete onay makamı olarak kayyım atanması halinde şirket ortaklarının ve ticari mümessillerin işlemleri ancak kayyımın onayı ile geçerli olur. Ancak yönetim organı olarak kayyım atanmış ise bu kişilerin görevleri tamamıyla sona erer.
  • Limited şirketlerde, şirketi yönetim ve temsil yetkisi TTK 623 uyarınca müdürlere aittir. Limited şirkete onay makamı olarak kayyım atanması halinde müdürlerin işlemleri ancak kayyımın onayı ile geçerli olur. Ancak yönetim organı olarak kayyım atanmış ise müdürlerin görevleri tamamıyla sona erer.
  • Anonim şirketlerde TTK 365 uyarınca şirketi yönetim ve temsil yetkisi yönetim kurulundadır. Anonim şirkete onay makamı olarak kayyım atanması halinde yönetim kurulunun işlemleri ancak kayyımın onayı ile geçerli olur. Ancak yönetim organı olarak kayyım atanmış ise yönetim kurulunun görevleri tamamıyla sona erer. Kooperatiflerde de anonim şirketlerdeki gibi yönetim ve temsil yetkisi yönetim kurulunda olup kayyım atanması durumunda anonim şirketler için belirtilen durumlar geçerli olacaktır.

VII.          KAYYIM TAYİNİ KORUMA TEDBİRİNİN ESASLARI

Şirket yönetimine kayyım tayini koruma tedbirine ilişkin ceza muhakemesi mevzuatı detaylı düzenleme yapmadığı için özel hukukta kayyım tayini usul ve esasları kıyasen uygulanacaktır.

i)               Kayyımın Kişisel Özellikleri: 

  • Görevinin gereklerini yerine getirebilecek yeterli bilgi, deneyim ve beceriye sahip,
  • Basiretli iş adamı gibi hareket edebilen,
  • Taraflara karşı objektif davranabilecek ve tarafsız konumda olan kişiler kayyım olarak atanmalıdır.

Özellikle tarafsızlık şartı gereğince TMSF’nin şirketlere kayyım olarak atanması mümkün değildir. Zira Bankacılık Kanunu’na göre TMSF’nin esaslı görevi tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerini korumaktır. Bu doğrultuda tarafsız olması mümkün gözükmediğinden kayyım olarak atanması da hukuken uygun olmayacaktır.

ii)             Kayyım Atanması Usulü:

Şirkete kayyım tayini kararında kayyımın onay makamı mı yönetim kararı mı olduğu belirtilmelidir. Şirketin yönetim ve temsile yetkili kişi veya organlarının kararlarının geçerliliği veya yetkilerinin tamamı kayyıma geçeceğinden bu durum ticaret sicili gazetesinde ve diğer uygun vasıtalarla ilan olunması şart koşulmuştur.

Kayyım atanması kararı kurucu nitelikte olup ilgili üçüncü kişilerin öğrenip öğrenmemiş olmasına bakılmaksızın kararla birlikte şirketi yönetim ve temsile yetkili kişi ve organların şirket adına yaptığı hukuki işlemler geçersiz olacaktır.

iii)            Kayyımın Görev Süresi:

CMK’da şirket yönetimine tayin edilen kayyımın ne kadar süre ile bu görevi yapacağına ilişkin açık hüküm olmayıp kayyım tayini koruma tedbiri niteliğinde olduğundan geçicilik özelliği gereği tedbirin uygulanması ile sağlanmak istenen yararın gerçekleşmesi veya gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması halinde son bulmalıdır.

VIII.         KAYYIMIN HAK, GÖREV VE YETKİLERİ

a)    Kayyımın Ücrete Hak Kazanması:

CMK 133/2 uyarınca hâkim veya mahkemenin kayyım hakkında uygun bir ücret takdir eder. Takdir edilen bu ücret, şirket bütçesinden karşılanır. Kanunda kayyımın ücretinin hangi esaslara göre belirleneceğini düzenlenmemiş olup işin niteliği ve özellikleri, kayyımın harcayacağı emek ve mesainin derecesi, şirketin aktiflerinin toplamı gibi hususlar göz önünde bulundurulur.

Ancak, soruşturma veya kovuşturma konusu suçtan dolayı kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat kararının verilmesi halinde; ücret olarak şirket bütçesinden ödenen paranın tamamı, kanunî faiziyle birlikte Devlet Hazinesinden karşılanır.

b)    Kayyımın Görev ve Yetkileri:

i)      Onay Makamı Olarak Atanan Kayyımın Görev ve Yetkileri:

Kayyımın onay makamı olarak atandığı durumda kayyım şirketin yönetim organı tarafından alınan kararları onaylayıp onaylamamadan önce ilgili kararın şirketin lehine olup  olmadığını araştırmak zorundadır.

ii)    Yönetim Organı Yerine veya Yönetim Organının Yetkileri ile Birlikte Ortaklık Paylarını veya Menkul Kıymetleri İdare Etmek İçin Atanan Kayyımın Görev ve Yetkileri:

Kayyım yönetim organı yerine atandığında ise görev ve yetkileri bir şirketin yönetim organının görev ve yetkileri neler ise bunlardan oluşacaktır. Kayyımın bu durumda sahip olacağı görev ve yetkilerden bazıları aşağıdaki gibidir:

  • Yönetim görev ve yetkisi,
  • Temsil görev ve yetkisi,
  • Şirket defterlerinin tutulması,
  • Genel kurul toplantıları ile ilgili görevleri,
  • Genel kurul kararlarının yürütülmesi,
  • Ortaklığın hesaplarının düzenlenmesi,
  • Malvarlığının azalması halinde görevleri,
  • Sermayenin artırılması ve azaltılması yolunda görevleri,
  • Ortaklığın sona ermesi ve tasfiyesi halinde görevleri,
  • Tescil ve ilan görevi,
  • Tahvillerle ilgili görevleri,
  • Ortaklık payları veya menkul kıymetleri idare ile ilgili görevleri.

IX.            KAYYIMIN KENDİSİNE VE İŞLEMLERİNE KARŞI ŞİKAYET YOLLARI

Sulh ceza hakimi tarafından soruşturma aşamasında verilen kayyım atama kararına karşı CMK 267 vd. uyarınca itiraz yoluna başvurulabilirken kovuşturma evresinde bu koruma tedbirine karar verilmesi durumunda itiraz yolu kanunda düzenlenmemiş olup mümkün değildir.

Ancak kanun koyucu CMK 133/3 hükmü ile kayyımı işlemlerine karşı başvuru yolu öngörmüştür: “İlgililer, atanan kayyımın işlemlerine karşı, görevli mahkemeye 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve 29.6.1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre başvurabilirler.”

i)               Kayyımın İşlemlerine Karşı Şikayet:

Şirkete atanan kayyımın kararlarına ve işlemlerine vasiler hakkındaki TMK 461 hükmünün TMK 403/3 hükmü uyarınca kıyasen uygulanması neticesinde itiraz edilebilmektedir.

TMK 461:  Ayırt etme gücüne sahip olan vesayet altındaki kişi ve her ilgili, vasinin eylem ve işlemlerine karşı vesayet makamına şikâyette bulunabilir. Vesayet makamının kararlarına karşı tebliğ gününden başlayarak on gün içinde denetim makamına itiraz edilebilir.

TMK 403/3: Bu Kanunun vasi hakkındaki hükümleri, aksi belirtilmiş olmadıkça kayyım hakkında da uygulanır.

Kararlara itiraz edebilecek “ilgililer” kayyımın işlemi ile menfaatleri ihlal edilme ihtimali bulunan aşağıdaki kişi ve organları kapsar:

  • Şirketin ortakları
  • Şirketin organları
  • Somut olayın özelliklerine göre şirketin alacaklıları veya borçluları

Kayyımın işlemlerine karşı şikayet şekil veya süreye bağlanmamış olup kayyımın göre süresi bitimine kadar her türlü işlemine karşı şikayet yoluna başvurulabilir.

Kayyımın kendisinin de menfaatlerinin ihlal edildiği durumlarda vesayet makamına şikayette bulunma imkanı vardır.

Kayyımın işlemlerine karşı şikayete başvurulmasının ardından vesayet makamının kararlarına karşı kararın tebliğinden itibaren on gün içinde denetim makamına itiraz edilebilir. Bunun üzerine denetim makamının vereceği karar kesindir ve bu karara karşı herhangi bir kanun yolu bulunmamaktadır.

ii)              Kayyımın Kendisine Karşı Şikayet:

CMK 133/3 maddesinde ilgililerin sadece “kayyımın işlemleri”ne karşı başvuruda bulunabileceğinden bahsedilirken TMK’da kayyımın şahsı ile ilgili eksikliklerle ilgili olarak vesayet makamına başvuru yolu düzenlenmiştir. Her ne kadar kanunda kayyımın şahsına karşı şikayet yolu belirlenmemiş olsa da kayyımı atayan ceza mahkemesine kayyımın şahsı ile ilgili olarak şikayette bulunulmasının önünde bir engel bulunmamaktadır. Şikayeti değerlendiren mahkeme şikayeti geçerli gördüğü takdirde kayyımın görevine son vererek yeni bir kayyım görevlendirebilir.

iii)            Görevli Mahkeme:

CMK 133/3 maddesinde kayyımın işlemlerine karşı gidilecek mahkeme ile ilgili olarak Türk Medeni Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu hükümlerine atıfta bulunulmuştur.

TTK’ya göre kayyım atamaya asliye ticaret mahkemesi görevli olup kayyım arandığı mahkemenin denetimine tabi olacağından kayyımın işlemlerine karşı şikayet de asliye ticaret mahkemelerine yöneltilecektir.  TMK’ya göre ise kayyımın işlemlerine karşı şikayet ve itirazlar bakımından görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesidir.

CMK 133/3 maddesinde atıf yapılan TTK ve TMK hükümlerinin birbirinden farklı olması bu konuda belirsizlik teşkil etmekte olup doktrinde TMK’daki sistemin uygulanması görüşü benimsenmiştir.

X.  KAYYIMLIĞIN SONA ERMESİ

Özel hukuktaki kayyımlık düzenlemesinin aksine (MK 477) CMK’da şirket yönetimine tayin edilen kayyımın ne kadar süre ile bu görevi yapacağına ilişkin açık hüküm olmayıp kayyım tayini koruma tedbiri niteliğinde olduğundan geçicilik özelliği gereği tedbirin uygulanması ile sağlanmak istenen yararın gerçekleşmesi veya gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması halinde son bulmalıdır.

Kayyımlığın sona ermesine ilişkin karar kayyım atanması kararı gibi ticaret sicili gazetesinde ilan edilmelidir.

Yalnızca kayyımın atandığı ceza mahkemesi tarafından gerekli görülürse, kayyımın görevine son verilebilir. Başka bir mahkemenin kayyımın görevine son vermesi mümkün değildir. Kayyımı atayan mahkemenin kayyımın görevine son verdiği durumda da kayyımın görevinin sona erdiği ilan edilir. Kayyımın görevini sona erdiren mahkeme ivedilikle yeni bir kayyım atamalıdır.

XI.            KAYYIMIN HUKUKİ VE CEZAİ SORUMLULUĞU

Mahkeme tarafından şirket faaliyetinde işlenen bir suç nedeniyle atanan kayyım TCK m. 6/1-c uyarınca “kamu görevlisi”dir.

CMK 133/5 kayyımın görevleriyle ilgili iş ve işlemlerinden kaynaklanan hukuki sorumluluğunu düzenlemiştir: “Bu madde uyarınca atanan kayyımların görevleriyle ilgili iş ve işlemlerinden dolayı tazminat davaları, 142 ila 144 üncü maddeler uyarınca Devlet aleyhine açılır. Devlet, ödediği tazminattan dolayı görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan kayyımlara bir yıl içinde rücu eder.”

Kayyımın göreviyle ilgili iş ve işlemleri nedeniyle menfaatlerine halel gelen ilgililer işbu iş ve işlemlerden kaynaklanan tazminat davalarını Devlet aleyhine açacak olup Devlet ödediği tazminattan dolayı kayyıma bir yıl içinde rücu edecektir.

XII.          EL KOYMA (CMK 128) KURUMU İLE KAYYIM KURUMU ARASINDAKİ İLİŞKİ

CMK 128’de düzenlenen genişletilmiş el koyma kurumunun uygulanması için aşağıdaki şartların gerçekleşmiş olması gerekmektedir:

i)               Sulh ceza hakimliğinin el koyma kararı,

ii)              Katalogda yer alan suçlardan en az birinin işlendiği yönünde kuvvetli şüphe bulunması,

iii)            Taşınmaz hak ve alacakların bu suçlardan elde edildiğine dair somut delillere dayanan kuvvetli şüphe bulunması,

iv)             Taşınmaz hak veya alacağın şüpheli veya sanığa ait olması,

v)              CMK 123’te aranan koşulların sağlanması.

CMK 128’in 10. Fıkrası uyarınca elkonulan taşınmaz, hak ve alacakların idaresi için kayyım atanması seçeneği getirilmiş olup bu durumda CMK 133 hükümleri kıyasen uygulanacaktır.

El koyma (CMK 128) kurumu ile kayyım atanması (CMK 133) kurumu benzer kurumlar olmasına karşın aralarında birtakım farklılıklar bulunmaktadır.

  • Elkoyma kurumunun işletilmesi için ilgili taşınmaz, hak ve alacakların ilgili suçtan doğan menfaatlerle elde edilmiş olması gerekirken şirket yönetimine kayyım atanabilmesi için şirketin ilgili suçtan elde edilen menfaatlerle kurulmuş olması gerekmemektir.
  • CMK 133 lafzından ve gerekçesinden anlaşıldığı üzere şirket yönetimine kayyım tayini için katalogda sayılan suçlardan en az birinin şirketin faaliyeti çerçevesinde “işlenmekte olması” gerekmekte iken CMK 128 uyarınca elkoyma kararı alınabilmesi için suçun tamamlanmış olması gerekmektedir.
  • Şirket yönetimine kayyım tayini koruma tedbirinin en önemli şartlarından biri ilgili suçun şirketin faaliyeti çerçevesine işlenmiş olmasıdır, buna karşın CMK 128’e göre elkoyma kararının verilebilmesi için suçun şirket faaliyeti çerçevesinde işlenmiş olmasına gerek yoktur.

Bizimle temasa geçin