İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi, yakın tarihli vermiş olduğu bir kararında zorunlu arabuluculuk başvurusunun tahkim iradesinden veya tahkim şartından vazgeçme olarak değerlendirilemeyeceğini kabul etmiştir. Şöyle ki;
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 29.2.2024 tarihli, 2023/1565 Esas ve 2024/294 Karar sayılı ilamında; taraflar arasındaki sözleşmenin “Anlaşmazlıklar ve Tahkim” isimli 18. maddesinde “Karşılıklı istişare yoluyla dostane bir çözüme ulaşılması mümkün değilse konu, biri birinci tarafça, diğeri ikinci tarafça atanan üç hakemin başkanlığında tahkime götürülür. Hakemler üçüncü hakemin atanması konusunda hemfikirdir. Söz konusu hakemler üçüncü hakemin atanması konusunda anlaşamazlarsa, Türk hukukunda belirtilen uzlaştırma ve tahkim kuralları ile Türkiye'nin ilgili ve yetkili mahkemelerinin hükümlerine göre seçilir. Tahkim Türkiye Cumhuriyeti'nde yapılacaktır. Tahkim kararı her iki taraf için de nihai ve bağlayıcı olacak ve her iki taraf da karara iyi niyetle uyacaklardır. Tahkim kararına ilişkin hüküm, davada olduğu gibi adli kabul veya icra emri için mahkemeye sunulabilir. Taraflardan her biri kendi seçeceği hakemin masraf ve hizmetlerini üstlenecek ve üçüncü hakemin masraflarını birlikte paylaşacaklardır. İşlemlerin tahkime konu olan kısımları dışında, kalan işlerin yapılmasına taraflar titizlikle devam edeceklerdir.'' hükmünün yer aldığı ve tarafların davaya konu sözleşmelerden kaynaklanan aralarında mevcut bir hukuki ilişkiden doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıkların tümünün tahkim yoluyla çözülmesi konusunda anlaştığı ifade edilmiş ve Yerel Mahkeme tarafından davalının tahkim ilk itirazının kabulü ile asıl ve birleşen davaların usulden reddine ilişkin karara karşı davacı tarafça yapılan istinaf başvurusu esastan reddedilmiştir.
Söz konusu istinaf ilamına konu istinaf başvurusunda davacı taraf, davalının taraflar arasındaki sözleşmelerden kaynaklı alacağın tahsili için icra takibi başlattığını ve takibe itiraz edilmesi üzerine davalı tarafça zorunlu arabulucuya başvurulduğunu, arabuluculuk tutanağında itirazın iptali davası açılması için arabulucuya başvurulduğunun beyan edildiğini ve bu nedenle tarafların uyuşmazlığın tahkim yolu ile çözümlenmesine yönelik iradesinin ortadan kalktığını ileri sürmüştür. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi ise; davalının aynı sözleşmelerden kaynaklı alacağı için icra takibi başlatmasının tahkim şartından vazgeçilmesi olarak değerlendirilemeyeceğini, bu doğrultuda taraflar arasında tahkim anlaşması bulunmasının alacaklının icra takibi başlatmasına engel olmayacağı ve zorunlu arabuluculuk, uyuşmazlığın esasının çözülmesi için yapılan bir yargılama olmayıp, zorunlu arabulucuya başvurulması da tahkim iradesinden vazgeçilmesi veya tahkim şartından vazgeçilmesi olarak değerlendirilemeyeceğinden, davacının tarafların tahkim iradesinden vazgeçtiğine yönelik itirazının reddi gerektiği yönünde hüküm tesis etmiştir.
Özetle istinaf ilamına göre, tarafların aralarında mevcut bir hukuki ilişkiden doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıkların tahkim yoluyla çözülmesi konusunda anlaşarak tahkim iradesi ortaya koymaları ve tahkim şartı belirlemeleri, taraflardan biri tarafından zorunlu arabuluculuğa başvurulması yahut icra takibi başlatılması söz konusu tahkim iradesinden vazgeçilmesi veya tahkim şartından vazgeçilmesi olarak değerlendirilemeyecektir.
@Eren YENİÇULHA
Bizimle temasa geçin