Haberler & Bilgiler
Olağanüstü Kanun Yolları: Yargılamanın İadesi ve Kanun Yararına Bozma

YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA HMK’DA KARAR DÜZELTME YOLUNUN KALDIRILMASI SONRASINDAKİ DÖNEMDE KESİNLEŞEN KARARLAR İÇİN BAŞVURULABİLECEK OLAĞANÜSTÜ KANUN YOLLARI

Davaların görüldüğü ilk merci olan ilk derece mahkemelerinin hatalı veya eksik karar tesis etme durumlarına karşılık taraflar, hatalı veya eksik tesis edilen bu kararları, belirli şartlar dahilinde, bir üst derece mahkemesine taşıma imkanına sahiptir. Bu yolla üst derece mahkemeleri tarafından, söz konusu karar hukuki denetime tabi tutulur ve bunun sonucunda ilk derece mahkemesinin kararı yerinde görüldüğü takdirde karar onanır. Şayet yerinde görülmez ve karar hatalı, noksan olarak tespit edilirse bozulur. Böylece mahkeme kararları, kendilerinden üst derecede yer alan mahkemeler tarafından denetime tabi olur ve tesis edilecek olası hatalı kararların da önüne geçilmiş olunur. Bu denetim yolu, kanun yoludur.

İlk derece mahkemesinin kesinleşen veya kesinleşmeyen kararlarına karşı kanun yoluna başvuru hususu, ikili bir sınıflanmaya tabi tutulmaktadır. Bu sınıflandırma kapsamında, ilk derece mahkemesinin kararı henüz kesinleşmeden bu karara karşı başvurulabilen kanun yolu, olağan kanun yolu olmakla birlikte, bu karar ancak kesinleştikten sonra başvurulabilen kanun yolu, olağanüstü kanun yoludur.

Olağan kanun yolu, ilk derece mahkemesinin kararı kesinleşmeden önce başvurulması şartını taşıyan kanun yoludur. Kesinleşen ilk derece mahkemesi kararlarına karşı olağan kanun yoluna başvurulması mümkün değildir. Olağan kanun yolu, iki kademeli bir kanuni inceleme sisteminden ibarettir. Bu kademeler, istinaf ve temyizden oluşur. Henüz kesinleşmemiş olan ilk derece mahkemesi kararına karşı, ilk olarak Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf incelemesi yapılmakta, sonrasında bu incelemeler Yargıtay’da temyiz incelemesine tabi tutulmaktadır.

Olağanüstü kanun yoluna ise ancak kesinleşen mahkeme kararına karşı başvurulabilmektedir. İlk derece mahkemesi kararının kesinleşmesi, olağan kanun yollarının tüketilmesi veya olağan kanun yollarına hiç başvurulmamış olunması ile mümkün olabildiği için ancak bu takdirde olağanüstü kanun yolu açılmaktadır. Bu kanun yolu, kanun yararına bozma/temyiz ve yargılamanın iadesi yollarından ibarettir.

Günümüzde olağan kanun yollarından biri olan istinaf, diğer kanun yollarından sonraki tarihte uygulamaya konmuş ve kanun yolları içerisine dahil edilmiştir. Bu nedenle kanun yolları sistemi, istinaf yolunun mevcut olmadığı tarihlerde, farklı bir yapılanmaya sahip idi. Buna göre, ilk derece mahkemesi kararına karşı başvurulabilecek olağan kanun yollarından ilki temyizken, temyiz incelemesini denetime tabi tutan yol ise kararın düzeltilmesi yolu idi. Olağan kanun yolları; temyiz ve kararın düzeltilmesi yollarından ibaretti. Böylece günümüzdeki kanun yolu sisteminin aksine temyiz, kararın kesinleşmesi için nihai bir yol niteliği taşımamaktaydı. Öyle ki, temyiz incelemesi sonucu karar onandığı takdirde karar kesinleşmeyip, kararın değiştirilmesi yoluna başvurulabilmekteydi. Kararın değiştirilmesi sonucu karar onandığı takdirde kesinleşmesi mümkün olabilmekteydi. Böylece kesinleşen karara karşı olağanüstü kanun yolu açılmaktaydı.

Bölge Adliye Mahkemeleri’nin göreve başlaması ile birlikte istinaf kanun yolu sisteme dahil edildi ve olağan kanun yollarının ilk aşaması olarak uygulamada yerini aldı. Böylece kararın düzeltilmesi yolu kaldırılmış olup, olağan kanun yolları tekrar düzenlendi. Günümüzdeki haliyle olağan kanun yolunun ilk aşamasını istinaf, sonraki aşamasını ise temyiz oluşturmaktadır. Bu kanun yolları tüketildiği veya hiç başvurulmadığı takdirde olağanüstü kanun yolları olan kanun yararına bozma ve yargılamanın iadesine başvuru mümkün olabilmektedir.

Yapılan bu değişikliğin hangi tarihten sonraki davalar için uygulanacağı hususu ise Bölge Adliye Mahkemeleri’nin göreve başladığı tarih olan 20.07.2016 esas alınarak, karar tarihi bu tarihten önce olan davalar için eski yol olan kararın düzeltilmesi yoluna başvuru mümkün olmakla birlikte, karar tarihi 20.07.2016 tarihinden sonra olan davalarda bu başvuru, mümkün değildir ve günümüzde var olan istinaf yoluna başvurulabilmektedir.

Söz konusu husus, Yargıtay 12. HD. E. 2017/584 K. 2018/1352 sayılı ve 15.2.2018 tarihli kararında “26.9.2004 tarih ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanuna paralel olarak, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun temyiz ve karar düzeltmeye ilişkin hükümlerinde değişiklik yaparak istinaf ve temyiz ile ilgili hükümleri yeniden düzenleyen 18.3.2005 tarih ve 5311 sayılı Kanun ile İcra İflas Kanunu'na eklenen geçici 7.maddeye göre, 5311 sayılı Kanun hükümleri Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başladığı 20.07.2016 tarihinden sonra verilen kararlar hakkında uygulanır.” şeklinde yer almaktadır. Yine Yargıtay 15. HD. E. 2020/1366 K. 2020/2761 sayılı ve 13.10.2020 tarihli kararında “Bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde, istinaf kanun yolunun yürürlüğe girdiği 20.07.2016 tarihine kadar temyiz kanun yoluna başvurulmuş bir karar hakkında bu kararın kesinleşmesine kadar geçecek süreçte 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun istinafa ilişkin düzenlemeleri eklenmeden önceki hâli uygulanmaya devam edilecektir. Yani 20.07.2016 tarihinden önce temyiz yoluna başvurulmuş bir dosya bu yolla sonuçlanacak olup, bu dosyanın hiçbir şekilde istinaf incelemesine tabî tutulması söz konusu olmayacaktır.” şeklinde söz konusu hususun üzerinde durulmuştur. Yargıtay 8. HD. E. 2018/9185 K. 2018/13518 sayılı ve 31.5.2018 tarihli kararında “Temyize konu mahkeme kararı bölge adliye mahkemelerinin 20.07.2016 tarihinde göreve başlamasından sonra 10.10.2017 gününde verildiğine göre, kanun yoluna dair 1086 sayılı HUMK hükümleri değil 6100 sayılı HMK hükümlerinin uygulanması gerektiğinden 6100 sayılı HMK’nın 6723 sayılı Kanunun 34. maddesi ile değişik Geçici 3. maddesi gereği dosyanın incelenmeksizin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.” şeklinde hüküm kurmuştur.

Bu nedenle, söz konusu hususta alınacak ölçüt davanın karar tarihi olmakla beraber; karar tarihi 20.07.2016 tarihinden önce olan davalar için kararın düzeltilmesi yolu mümkünken, karar tarihi 20.07.2016 tarihinden sonra olan davalar için istinaf yoluna başvuru mümkün olmaktadır.

Nitekim Yargıtay 12. HD, 2018/9777 E, 2019/460 K sayılı ve 17.01.2019 Tarihli kararında, istinaf incelemesinden geçip Yargıtayca Onanmış olan kararlara karşı kanun düzeltme yoluna başvurulamayacağını şöyle belirtmiştir: “…İcra mahkemesince verilen ihalenin feshi talebinin reddine ilişkin 06/12/2016 tarihli karara karşı şikayetçi tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 20/01/2017 tarihli ve 2017/414 E. – 456 K. sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, kararın şikayetçi tarafından temyizi ile Dairemizin 15/02/2018 tarihli ve 2017/4293 E. – 2018/1377 K. sayılı ilamı ile onandığı, bu defa şikayetçi tarafından onama kararının kaldırılması talebiyle karar düzeltme dilekçesi verildiği anlaşılmaktadır.…Dolayısıyla, karar düzeltme yolu 1086 sayılı HUMK ile düzenlenen bir kanun yolu olup, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlaması ile yürürlükten kalkmıştır. Bölge Adliye Mahkemelerince verilmiş ve Yargıtay tarafından onanmış kararlar, şekli anlamda kesinleşmiş olduğundan karar düzeltmeye tabi değildir. Bu nedenle şikayetçinin karar düzeltme istemi incelenemez.”

Karar düzeltme kanun yolunun kaldırılmasından sonra, kesin kararlara karşı son seçenek olarak yargılamanın iadesi yoluna başvurulabilir. Yargılamanın iadesine ilave olarak, ilk derece mahkemelerinin kesinleşen kararlarına karşı olağanüstü kanun yollarından biri olan kanun yararına bozma / temyiz yolu işletilerek de bu kararların tekrar incelenmesi sağlanabilir. Kanun yararına temyiz, HMK m. 363’de “İlk derece mahkemelerinin kesin olarak verdikleri kararlar ile istinaf incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına ve bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla kesin olarak verdikleri kararlar ile yine bu sıfatla verdikleri ve temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına karşı, yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek Adalet Bakanlığı veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulur.” şeklinde tanımlanmıştır. Olağanüstü kanun yollarından biri olan kanun yararına temyiz, özel bir temyiz türüdür. Nitekim Yargıtay, 2. HD. E. 2016/25510 K. 2017/14525 T. 14.12.2017 tarihli kararında özel bir temyiz türü olan kanun yararına temyiz yoluna yer verilmiş ve kanun yararına temyiz talep edilebilmesi için kararın kesinleşmiş olması şartı aranmıştır: “Kanun yararına bozma talep edilebilmesi için ortada usulüne uygun açılmış bir davanın mevcut ve bu davada verilen bir hüküm bulunmalı, bu hüküm ya verildiğinde "kesin" olmalı veya kanun yollarına başvurulmaksızın kesinleşmiş bulunmalı, bu nitelikteki hüküm de yürürlükteki hukuka aykırı olmalıdır. Başka bir ifade ile, usule uygun ve geçerli biçimde açılmış bir dava sonucu verilmiş bir hüküm mevcut olmalıdır.”

Özetle, tüm bu Yargıtay kararları ışığında, kesinleşen ilk derece mahkeme kararlarına karşı, karar düzeltme kanun yolunun kaldırılmasından sonra taraflarca yargılamanın iadesi yoluna başvurulabileceği gibi Adalet Bakanlığı veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından olağanüstü kanun yolu olan kanun yararına temyiz hukuki müessesi de işletilebilir.

@Av. Nevra AYDIN

@Ufkum DENİZ

Bizimle temasa geçin