A. GİRİŞ
Anonim Şirketin yönetimi ve dışarıya karşı temsili, bilindiği üzere, yönetim kurulu tarafından yerine getirilmektedir. Nitekim, yönetim kurulu anonim şirketin zorunlu organlarındandır.. Bu kapsamda, şirketin devamı süresince şirket, yönetim kurulu tarafından yönetilmekte ve temsil edilmektedir.
Yönetim Kurulu üyeleri, şirketi yönetim ve temsil görevlerini yerine getirirken, kanundan ve esas sözleşmeden doğan bazı yükümlülüklere tabidir. Bu yükümlülüklerin kusurlu bir şekilde ihlal edilmesi durumunda yönetim kurulu üyelerinin, TTK 553(1) hükmü uyarınca; hem şirkete, hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumluluğu gündeme gelebilecektir.
B. KANUNDAN DOĞAN GENEL YÜKÜMLÜLÜKLER
Yönetim kurulu üyeleri, yönetim kuruluna seçilmeleri ile birlikte TTK’da düzenlenen yükümlülüklere tabi olurlar. TTK'da yer alan yükümlülüklere ilave olarak, esas sözleşme ile başkaca yükümlülükler öngörülmesi de mümkündür. Bu yazımızda kanundan doğan genel nitelikli yükümlülüklerin özetlenmesi ile yetinilecektir. Bu yükümlülüklerin haricinde TTK’nın özel hükümleri ve şirketin tabi olduğu özel mevzuat hükümleri uyarınca ilave yükümlülüklerin söz konusu olacağı ve ayrıca esas sözleşme ile de ilave yükümlülükler öngörülmüş olabileceği unutulmamalıdır.
Şirketin Üst Düzeyde Yönetimi ve Gözetimi
Yukarıda da ifade edildiği gibi, yönetim kurulu şirketin icra organı olduğundan yönetim kurulu üyeleri, şirkete ilişkin yönetimsel kararlara katılmak ve bu kararların uygulandığını denetlemekle yükümlüdür. Bu yükümlülük, şirketin tüm işlerine ilişkin kararın her bir detayı ile yönetim kurulu tarafından verilmesini ve bu kararların harfiyen uygulandığının gözetilmesi anlamına gelmemektedir. Nitekim TTK 375(1)-a hükmünde yer alan “üst düzeyde yönetim” ibaresi ile; TTK 375(1)-e hükmünde yer alan “üst gözetim” ibaresi, yönetim kurulunun yönetime ve gözetime ilişkin olarak ne derecede müdahil olması gerektiği konusunda fikir vermektedir.
Şirketle İşlem Yapmama ve Şirketten Borç Almama
TTK 395(1) uyarınca yönetim kurulu üyeleri, genel kuruldan izin almadan, şirketle kendisi veya başkası adına herhangi bir işlem yapamaz; aksi hâlde, şirket yapılan işlemin batıl olduğunu ileri sürebilir. Buna karşılık söz konusu yönetim kurulu üyesinin işlemin batıl olduğunu ileri sürme yetkisi bulunmamaktadır.
Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre, pay sahibi olmayan yönetim kurulu üyesinin şirkete nakit borçlanması yasaklanmıştır. Keza şirketin, pay sahibi olmayan yönetim kurulu üyeleri için kefalet, garanti ve teminat veremeyeceği ve bu yönetim kurulu üyelerinin borçlarını devralamayacağı açıkça düzenlenmektedir. Bu yükümlülüğün ihlali durumunda TTK şirket alacaklılarının, şirketin borçlandırıldığı tutarlara ilişkin olarak ilgili yönetim kurulu üyelerini doğrudan takip etmek imkânı vermektedir.
Şirketle Rekabet Yasağı
TTK 396(1) hükmü uyarınca yönetim kurulu üyelerinin şirketin işletme konusuna giren ticari işleri doğrudan veya dolaylı bir biçimde icra etmeleri yasaklanmıştır. Yönetim kurulu üyeleri, yalnızca genel kurulun iznini almak kaydıyla veya ana sözleşmelerinde açıkça buna izin veren bir hüküm olmak kaydı ile söz konusu işlemleri hukuka uygun bir biçimde gerçekleştirebilir. Genel kurulun izninin olmaması durumunda şirketin işletme konusuna giren ticari işleri yapan yönetim kurulu üyesi, bu yükümlülüğünü ihlal etmiş olacaktır.
Özen ve Sadakat Yükümlülüğü
TTK 369(1) hükmü uyarınca yönetim kurulu üyeleri görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeni ile yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini gözetmekle yükümlüdür. Yönetim kurulu üyeleri, gerek kanundan veya esas sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirirken, gerekse şirketin yönetimi ve temsili sırasında bu özen yükümlülüğüne uymak durumundadır. TTK 369 hükmünün gerekçesine göre, kanunda sözü geçen “tedbirli bir yönetici”, iş adamı gibi karar verme (business judgement rule) olarak değerlendirilmelidir. Bu kapsamda, kararın nihai etkisinin şirketin aleyhinde gerçekleşmiş olması başlı başına sorumluluk gerektirmemektedir. Şayet yönetim kurulu üyesi, kararın verilmesine kadar geçen süreçte gereken özeni göstermiş, çeşitli olasılıkları değerlendirmiş ve kendi kanaatine göre şirketin menfaatine olduğunu düşündüğü istikamette hareket etmişse, sonuç olarak verdiği kararın neticesi şirketin aleyhinde tezahür etmiş olsa bile söz konusu yönetim kurulu üyesinin özen yükümlülüğünü ihlal ettiğinden söz edilemeyecektir. Bununla birlikte, business judgement rule prensibinin esasında bizim hukukumuza yabancı, Müşterek Hukuk sistemine ait bir prensip olduğu ve nasıl uygulanacağına dair yargı kararlarının henüz şekillenmemiş olduğunun altı çizilmelidir.
TTK 369(1) hükmünde aynı zamanda sadakat yükümlülüğü de düzenlenmektedir. Bu yükümlülük, kanun maddesindeki “şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak gözetmek” ibaresinden kaynaklanmaktadır. Yönetim kurulu üyeleri bu kapsamda, yönetim ve temsil fonksiyonlarını yerine getirirken, şirketin menfaatlerini ön planda tutmak ve şirkete zarar verebilecek davranışlardan kaçınmakla yükümlüdür. Bu kapsamda, yönetim kurulu üyelerinin sadakat yükümlülüğünden kaynaklanan sır saklama yükümlülükleri de bulunmaktadır.
C. YÜKÜMLÜLÜKLERİN İHLALİ VE SORUMLULUK
Yönetim kurulu üyeleri, kanundan veya esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri ve bu ihlal dolayısıyla şirket, şirketin ortakları veya şirketin alacaklıları bir zarara uğradığı takdirde, kusurlu yönetim kurulu üyeleri zarara uğrayan bu kişilere karşı sorumludur. Şayet zarar şirket nezdinde tecessüm etmiş olursa, şirket veya her bir pay sahibi zararın tazmini için dava ikame etmek yetkisine sahiptir. Bu durumda mahkeme, tazminatın şirkete ödenmesi istikametinde hüküm kuracaktır. Zararın doğrudan doğruya ilgili pay sahibi veya alacaklı nezdinde gerçekleşmesi halinde ise, zarara uğrayan alacaklı veya pay sahibi tazminatın doğrudan kendisine ödenmesini talep etme yetkisine sahiptir. Birden çok yönetim kurulu üyesinin zarardan sorumlu olması halinde, bu yönetim kurulu üyelerinin sorumlulukları, zarara sebep olan kusurları ile orantılı olarak belirlenmektedir.
Yönetim kurulu üyelerine karşı açılacak hukuki sorumluluk davası, şirket merkezinin bulunduğu yer Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmalıdır. Bu davanın açılması gereken zamanaşımı TTK 560 hükmünde düzenlenmektedir:
“Sorumlu olanlara karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her hâlde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, bu fiil cezayı gerektirip, Türk Ceza Kanununa göre daha uzun dava zamanaşımına tabi bulunuyorsa, tazminat davasına da bu zamanaşımı uygulanır.”
D. SONUÇ
Şirket yönetim kurulunu oluşturan üyeler, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, bu ihlal nedeniyle şirket, şirket ortakları veya alacaklılar nezdinde ortaya çıkabilecek zararların tazmininden sorumludur. Yönetim kurulu üyelerinin kusurlu olup olmadığı, özen borcuna ilişkin olarak kanunda öngörülen “business judgement rule” prensibine göre ele alınmalıdır.
@Kesikli Law Firm
Bizimle temasa geçin