Haberler & Bilgiler
Unutulma Hakkı

1. GİRİŞ

Bireylerin geçmişte hukuka uygun bir şekilde yayılmış ve doğru nitelikteki verilerinin erişiminin engellenmesini istemesini sağlayan hak, unutulma hakkıdır. Bu hak, kişilerin dijital dünyadaki izlerinin ve özellikle de sosyal medya üzerindeki geçmişinin kendi isteği doğrultusunda silinip silinemeyeceği tartışmasının yoğunlaşmasıyla gündeme gelmiş bir yeni kuşak haktır. Kişisel verilerin korunması hakkının bir uzantısı olan unutulma hakkı, kişinin hukuka uygun olarak da yayılmış olsa güncelliğini ve kamu yararını yitirdiği noktada artık hafızalardan silinmesini sağlayarak bireyin geçmişinin geleceğine engel olmasının önüne geçer.

Unutulma hakkı söz konusu olduğunda haklar arası bir çatışma ortaya çıkar. Bir yanda kişinin unutulma hakkı bulunurken, diğer yanda bilgi edinme özgürlüğü, basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü yer alır. Bu çatışmada kurulacak denge oldukça önemlidir. Pratik uyuşum ilkesine göre, çatışan haklar arasında bir seçim yapılmamalıdır. Bir hak, diğeri uğruna feda edilmeden ikisinden de aynı oranda taviz verilerek bir orta yol bulunmalıdır.

Bu yazımızda, unutulma hakkını çeşitli ülkelerden yargı kararlarıyla birlikte ele alacağız.

2. İLGİLİ HUKUK DÜZENLEMELERİ

Unutulma hakkı, Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Yönetmeliği’nde (EU General Data Protection Regulation) (“GDPR”) ele alınan haklardan biridir. Dijital gelişmelerle birlikte önemi ortaya çıkan bu hak, yeni düzenlemelerle koruma altına alınmaya başlamıştır.

GDPR’ın 17. Maddesine göre “Veri sahibinin kendisi ile ilgili kişisel verilerin herhangi bir gecikmeye mahal verilmeksizin silinmesini kontrolörden talep etme hakkı bulunur.” Bu hak; kişisel verilerin toplanma veya işlenme amaçlarıyla ilişkili olarak artık gerekli olmaması, veri sahibinin işleme faaliyetinin dayandığı izni geri çekmesi ve işleme faaliyetiyle ilgili başka bir yasal gerekçe bulunmaması, veri sahibinin işleme faaliyetine itirazda bulunması ve işleme faaliyetine yönelik ağır basan meşru bir gerekçe bulunmaması ya da veri sahibinin işleme faaliyetine itirazda bulunması, kişisel verilerin yasa dışı biçimde işlenmiş olması, kontrolörün tabi olduğu Birlik veya üye devlet hukukundaki bir yasal yükümlülüğe uygunluk sağlanması amacı ile kişisel verilerin silinmesinin zorunlu olması, kişisel verilerin bilgi toplumu hizmetlerinin sağlanması ile ilgili toplanmış olması hallerinde kullanılabilir.

Ülkemizde ise, kişisel verilerin korunması ve unutulma hakkı 2010 yılında yapılan değişiklikle Anayasa’ya eklenmiştir. Anayasa’nın 20. Maddesinin 3. Fıkrası uyarınca “Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.” şeklindedir.

Unutulma hakkı, bu değişikliği izleyen yıllarda yürürlüğe giren 6698 sayılı Kişisel Verileri Koruma Kanunu’nun (“KVKK”) 7/1 maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir: “Bu Kanun ve ilgili diğer kanun hükümlerine uygun olarak işlenmiş olmasına rağmen, işlenmesini gerektiren sebeplerin ortadan kalkması hâlinde kişisel veriler resen veya ilgili kişinin talebi üzerine veri sorumlusu tarafından silinir, yok edilir veya anonim hâle getirilir.” Burada bahsedilen silinme işlemi verilerin erişilmez kılınması; yok edilme işlemi ise tamamen ortadan kaldırılması anlamına gelir. Anonim hale getirme ise maskeleme, kümülatif veri yaratma veya veri türetme şeklinde yapılabilir.

Düzenlemede de görüldüğü üzere verilerin güncelliğini yitirmesi nedeniyle gündeme gelmesinin önüne geçilmek amaçlanır. Bu sayede bireyin kendisini geliştirebilmesi, hayatına geçmişin olumsuz izlerini silerek devam etmesi mümkün kılınır. Tüm insan haklarında olduğu gibi bu hakkın da temelinde insan onurunu koruma amacı vardır.

3. YARGI KARARLARI

3.1. Türkiye Cumhuriyeti

3.1.1. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/56 Esas, 2015/1679 Karar numaralı 17.06.2015 tarihli kararında

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, davacının yıllar önce mağduru olduğu bir cinsel saldırı üzerine yürütülen ceza davasının ismi kodlanmadan bir kitaba konu olması üzerine yapılan başvuruda aşağıdaki gibi karar vermiştir:

“Önümüze gelen sorunun temelinde unutulma hakkı ve bunun sonucu olan kişisel verilerin ve kişilik hakkının korunması ile bilim ve sanat hürriyetinin birbiri karşısında sınırlarının belirlenmesi yatmaktadır. Sorunun çözümünde dikkat edilmesi gereken husus, bilim ve sanat özgürlüğü ile bireyin temel hakları arasında adil bir dengenin kurulmasıdır…Ayrıca şunun da ifade edilmesi gereklidir ki; unutulma hakkı tanımlarına bakıldığında her ne kadar dijital veriler için düzenlenmiş ise de, bu hakkın özellikleri ve bu hakkın insan haklarıyla arasındaki ilişkisi dikkate alındığında; yalnızca dijital ortamdaki kişisel veriler için değil, kamunun kolayca ulaşabileceği yerde tutulan kişisel verilere yönelik olarak da kabul edilmesi gerektiği açıktır.”

Bu kararda kişinin geçmişindeki yaşanan talihsiz bir olayın unutularak geleceğini serbestçe şekillendirmek, diğer bir deyişle hayatında, yeni bir sayfa açma olanağı sağlamanın önemi vurgulanmıştır.

3.1.2. Anayasa Mahkemesi’nin 2013/5653 Başvuru Numaralı 03.03.2016 tarihli N.B.B. Başvurusu Kararı

Anayasa Mahkemesi’nin bu kararında başvurucu, bir gazetenin internet sitesinde kendisi hakkında yıllar önce yayınlanan uyuşturucu kullandığına dair haberlerin arşiv kaydının kaldırılması talebiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştur.  Kararda unutulma hakkı söz konusunda olduğunda kişiye ilişkin haberin güncelliğini yitirmesi nedeniyle kişinin itibarını zedelediği meselesi aşağıdaki gibi ele alınmıştır:

“Başvuru tarihi itibarıyla söz konusu haberin yaklaşık on dört yıl önceki bir olaya ilişkin olduğu ve böylelikle güncelliğini yitirdiği açıktır. Haberin içeriği açısından uyuşturucu kullanımı ile ilgili bir haberin tarihi, istatistiksel veya bilimsel amaçlarla İnternet ortamında kolaylıkla ulaşılabilirliğinin sağlanmasının zorunlu olduğu da söylenemez. Bu bağlamda kamu yararı bakımından siyasi veya medyatik bir kişiliğe sahip olmayan başvurucu hakkında İnternet ortamında yayınlanan haberlerin kolaylıkla ulaşılabilirliğinin başvurucunun itibarını zedelediği açıktır.

Anayasa Mahkemesi, bu kararında unutulma hakkı değerlendirmesi yaparken olayı çeşitli açılardan ele almıştır.  Bu kriterler sayılanlar başta olmak ve bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla; yayının içeriği, yayında kaldığı süre, güncelliğini yitirme, tarihsel bir veri olarak kabul edilememe, kamu yararına katkısı (toplumsal açıdan haberin değeri, haberin geleceğe ışık tutan niteliği), habere konu kişinin siyasetçi veya ünlü olup olmadığı, haber veya makalenin konusu, bu bağlamda haberin olgusal gerçekler ya da değer yargısı içerip içermediği ve halkın ilgili veriye yönelik ilgisidir.

3.1.3. Kişisel Verileri Koruma Kurulunun 23/06/2020 Tarihli ve 2020/481 Sayılı Kararı

Kişisel Verileri Koruma Kurulu, kendisine yapılan çok sayıda başvuru üzerine “kişilerin ad ve soyadı ile arama motorları üzerinden yapılan aramalarda çıkan sonuçların indeksten çıkarılmasına yönelik talepler ile ilgili olarak” 2020 yılında yeni bir karar vermiştir. Yapılan değerlendirmede arama motorları “veri sorumlusu” olarak kabul edilmiş, arama motorlarının faaliyetleri “kişisel veri işleme” olarak nitelendirilmiştir. Kurul; kişilerin arama sonuçlarının indeksten çıkarılmasına yönelik talepleri ile ilgili olarak öncelikle arama motorlarına başvuruda bulunmaları gerektiğini, veri sorumlusu arama motorlarının söz konusu talepleri reddetmeleri veya başvuru sahibine cevap vermemeleri halinde ilgili kişilerce Kurul’a şikâyette bulunabileceklerini veya doğrudan yargı yoluna başvurabileceklerini belirtmiştir.

Yapılacak değerlendirmenin kapsamını belirme noktasında ise "ilgili kişinin arama motorları üzerinden kendi adı ve soyadı ile yapacağı bir arama sonucunda gösterilen sonuçların indeksten çıkarılmasına yönelik taleplerin değerlendirilmesinde, ilgili kişinin temel hak ve özgürlükleri ile kamunun söz konusu bilgiyi edinmesinden sağlayacağı menfaatler arasında bir denge testi yapılması, yarışan menfaatlerden hangisinin ağır bastığının gözetilmesi ve bu değerlendirme yapılırken öncelikli olarak aşağıda belirtilen linkte yer verilen açıklamaların dikkate alınması ancak bu konudaki şikâyetlerin değerlendirme sürecinde dikkate alınacak kriterlerin bunlarla sınırlı olmayacağı, her somut olay özelinde Kurulca ilave ölçütlerin de gündeme gelebileceği” ifadeleri kullanılmıştır.

Bu sayede ülkemizde, bu gibi indekslerden silinme taleplerinde izlenecek yol belirlenmiş olup bu yönde başvuruların önü açılmıştır. Karşılaştırılan menfaatler arasında unutulma hakkının ağır basması halinde, bahse konu indekslerden ilgili kişisel verilerin silinmesinin mümkün olduğu belirtilmiştir.

3.2. ALMANYA - 1973 LEBACH KARARI

1973’te bir hükümlünün isminin bir belgeselde kullanılması üzerine bir dava açılmıştır. Bu davasonucu verilen kararda, “Bununla birlikte, kişiliğin anayasal güvencesinin doğrudan etkisi, iletişim medyasının, çağdaş habercilik dışında, suçlunun kendisiyle ve onun özel alanıyla süresiz olarak uğraşmasına izin vermez. Bunun yerine, bilgi alma isteği karşılandıktan sonra, kişinin 'yalnız bırakılma' hakkı fikren artan bir önem kazanmakta ve kitlesel medyanın ve toplumun, kişinin bireysel alanının tartışma ve hatta eğlence konusu haline getirme isteğinin önüne geçer. Ciddi suçuyla kamuoyunun dikkatini çeken ve genel olarak kınanmış bir suçlu bile bu topluluğun bir üyesi olarak kalır ve bireyselliğinin korunmasına ilişkin anayasal hakkını kaybetmez. Bir ceza mahkemesi tarafından kovuşturma ve mahkûmiyet ile toplumun ilgisini çeken eylem, toplumun kamu yararı tarafından talep edilen haklı tepkisini karşıladıysa, suçlunun kişisel alanına yönelik sürekli veya tekrarlanan işgaller normalde haklı gösterilemez.” ifadeleriyle kişisel alanın ve kişisel özerkliğin önemi ortaya konmuştur.

“The reflex effect of the constitutional guarantee of personality does not, however, allow the media of communication, apart from contemporary reporting, to deal indefinitely with the person of the criminal and his private sphere. Instead, when the interest in receiving information has been satisfied, his right ‘to be left alone’ gains increasing importance in principle and limits the desire of the mass media and the wish of the public to make the individual sphere of his life the object of discussion or even of entertainment. Even a culprit, who attracted public attention by his serious crime and has gained general disapproval, remains a member of this community and retains his constitutional right to the protection of his individuality. If with the prosecution and conviction by a criminal court the act attracting the public interest has met with the just reaction, of the community demanded by the public interest, any additional continued or repeated invasions of the personal sphere of the culprit cannot normally be justified.”

3.3. ABD - MELVIN V REID

Amerikan Yüksek Mahkemesi’nin unutulma hakkına dair Melvin v Reid kararında ise kişinin mutluluğu arama ve elde etme hakkının bulunduğu, bu hakkın devletin temel hukukunun güvencesi altında olduğu belirtilmiştir. Karara göre, “Bu hak, doğası gereği, başkalarının özgürlüğüne, mülkiyetine ve itibarına yönelik haksız saldırılardan uzak yaşama hakkını içerir. Dürüst bir hayat yaşayan herhangi bir kişi, karakterine, sosyal konumuna veya itibarına gereksiz saldırılardan kurtulmayı da içeren mutluluk hakkına sahiptir.”

“The right to pursue and obtain happiness is guaranteed to all by the fundamental law of our state. This right by its very nature includes the right to live free from the unwarranted attack of others upon one's liberty, property, and reputation. Any person living a life of rectitude has that right to happiness which includes a freedom from unnecessary attacks on his character, social standing or reputation.”

3.4. İspanya - Google Spain SL, Google Inc. v Agencia Española de Protección de Datos, Mario Costeja González

Mario Costeja González isimli bir avukat, ödemediği borçlar sebebiyle evinin açık arttırmaya çıkması hakkındaki haberlerin kaldırılması için mahkemeye başvurmuştur. Avrupa Birliği Adalet Divanı’na taşınan uyuşmazlıkta özel hayatın gizliliği, bilgi edinme hakkının üzerinde tutulmuştur ve ancak kamunun üstün bir yararı olması halinde durumun tersinin söz konusu olabileceği belirtilmiştir. Arama motorlarının da yayınladığı içeriklerden sorumlu olduğuna karar verilmiştir ve emsal teşkil ederek Google’a yapılan birçok başvurunun önünü açmıştır. Kararda unutulma hakkının önemi şu şekilde vurgulanmıştır:

“İnternet'in yaygın kullanımı ile ortaya çıkan bu durum basının İnternet'i etkin olarak kullanmasıyla beraber ifade ve basın özgürlükleri ile şeref ve itibarın korunması arasındaki dengeyi ilkinin lehine bozmuştur. İfade ve basın özgürlüğü ile şeref ve itibarın korunması hakkı, eşit düzeyde koruma gerektiren temel hak ve özgürlüklerdir. Bu nedenle bozulan dengenin her iki temel hak arasında tekrar kurulması zorunluluk olmuştur. İnternet haberciliği ile unutulmanın zor olduğu günümüzde anılan dengenin tekrar kurulabilmesi şeref ve itibar yönünden bireylerin unutulma hakkının kabul edilmesi ile mümkün olabilir. Bu bağlamda unutulma hakkı adil dengenin kurulması için vazgeçilmez niteliktedir.”

3.5. Avrupa Birliği

Avrupa Birliği Adalet Divanı 24.09.2019 tarihli kararında kişisel verilerin korunmasını aşağıdaki gibi açıklamaktadır:

 “Kişisel verilerin işlenmesi insanlığa hizmet edecek şekilde tasarlanmalıdır. Kişisel verilerin korunması hakkı mutlak bir hak değildir; toplumdaki işlevi ile bağlantılı olarak ele alınmalı ve ölçülülük ilkesine uygun olarak diğer temel haklarla dengelenmelidir.”

4. SONUÇ

Unutulma hakkı, her ne kadar eskiden anayasalarda sayılan haklardan biri olmasa da gelişmekte olan teknoloji ve dijital platformlarla birlikte önemi anlaşılmış olup, pek çok uyuşmazlık ve mahkeme kararına konu olmuştur. Bireylerin unutulma hakkı, yakın zamanda GDPR ile Avrupa Birliği’nde, KVKK ile ise ülkemizde koruma altına alınmıştır. Temelinde insan onuru olan bu hak, kişinin özel hayatının korunması ve kendi alanında mutlu bir hayat geçirebilmesi için vazgeçilmez niteliktedir.

@Kesikli Hukuk Bürosu


Bizimle temasa geçin