Haberler & Bilgiler
Sözleşmenin Değişen Koşullara Uyarlanması Davası

Son zamanlarda döviz kurlarında yaşanan olağanüstü artış ve değişimler, ekonomik olarak kamuyu ve şirketleri ciddi ölçüde etkilemektedir. Söz konusu bu radikal artış ve değişimlerin etkisiyle Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararda yapılan değişiklikle birlikte, dövizle veya dövize endeksli olarak yapılan sözleşmelerinin durumun ne olacağı sorusu sıklıkla sorulmaktadır. Her ne kadar ilgili kararda yapılan değişiklikle, ilgili bendin yürürlüğe girmesini takip eden 30 gün içerisinde Türkiye’de yerleşik kişiler arasında daha önce yapılmış dövize endeksli sözleşmelerin bedellerinin taraflarca yeniden belirleneceği belirtilmişse de, tarafların söz konusu belirleme konusunda anlaşamamaları durumunda nasıl bir hukuki sonuç doğacağı konusu sıklıkla tartışılır hale gelmiştir. Söz konusu bedelin belirlenmesi hususunda taraflarca anlaşılamaması halinde başvurulacak bir dava olarak “Sözleşmenin Değişen Koşullara Uyarlanması Davası” bu bilgi notuna konu edilmiştir.

İçerisinde bulunulan ekonomik konjonktürde önemli bir uygulama alanı bulacağını düşündüğümüz bu davanın mevzuattaki yerine, şartlarına, geçmişte bu konuda verilmiş birtakım Yargıtay Kararlarına da yer vermek suretiyle kısaca değineceğiz.

Sözleşmenin değişen koşullara uyarlanması ve bunun mümkün olmaması durumunda sözleşmeden dönme hakkı 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 138. Maddesinde düzenlenmiştir:

“III. Aşırı ifa güçlüğü

Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir.Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır. 

Bu madde hükmü yabancı para borçlarında da uygulanır.”

Sözleşmenin değişen koşullara uyarlanması davasının açılabilmesine ilişkin şartlar aşağıdaki Yargıtay kararlarında da yer bulmuştur:

*“Talep halinde, sözleşme şartlarının bir taraf aleyhine, öngörülemez şekilde, aşırı derece değişmesi durumunda hakime sözleşmeye müdahale etme görevi yüklenmiştir. Bu nedenle hakim, bu koşulların bulunup bulunmadığını araştırmakla yükümlü olup, gerekirse bilirkişi incelemesi yapmalı ve uzman bilirkişilerden görüş almalıdır” (* YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2013/16898 K. 2014/18895 T. 13.06.2014 )

“TBK’nın 138. maddesi uyarınca bu şartlar gerçekleştiğinde, önce hakimden uyarlama talep edilmesi gerecektir. Uyarlama edim yükümünün azaltılması veya karşı edimin arttırılması şeklinde yapılabileceği gibi, vadelerin veya ifa tarzının değiştirilmesi gibi hakimin uygun bulacağı her şekilde yapılabilir. Hakim, davacının talebinde öngörmediği bir tarzda uyarlama da yapabilir. Ancak borç uyarlamaya uygun değilse veya ifa güçlüğünü katlanır kılacak herhangi bir uyarlama bu kez karşı taraf açısından katlanması beklenilmez bir durum yaratıyorsa, borçlu ancak bu şartla sözleşmeden dönme hakkını kullanabilecektir. Öte yandan, maddenin son fıkrasında aynen; “Bu madde hükmü yabancı para borçlarında a uygulanır.” hükmü getirilmiştir. Böylece dövize endeksli borçlanmalarda da bu madde hükmünün uygulanacağı tereddüte yer vermeyecek açıklıkta kabul edilmiştir” (YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2013/16898 K. 2014/18895 T. 13.06.2014 )

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 138.maddesi ve ilgili Yargıtay kararları uyarınca; Sözleşmenin Değişen Koşullara Uyarlanması Davası Şartları aşağıdaki gibidir:

1. Taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durumun sözleşme kurulduktan sonra ortaya çıkmış olması

Değişen durumun sözleşmeye etkisinin öngörülemez olması, olağanüstü durumun ise toplumsal mahiyette değil, iş hayatının görüşleri ve dürüstlük kuralı açısından işlem temelinin çökmesine yol açabilecek önem ve ağırlıkta olması gerekmektedir.

Nitekim YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ , 2013/16898 E. 2014/18895 T. 13.06.2014 sayılıKararında da işlem temelinin çökmesinden şu şekilde bahsedilmektedir:

“Karşılıklı sözleşmelerde edimler arasındaki dengenin olağanüstü değişimler yüzünden alt üst olması, borcun ifasının önemli ölçüde güçleşmesi durumunda “İŞLEM TEMELİNİN ÇÖKMESİ” gündeme gelir. İşte bu durumda hakim, somut olayın verilerine göre alacaklı yararına borçlunun edimini yükseltmeye veya borçlu yararına onun tamamen veya kısmen edim yükümlülüğünden kurtulmasına karar verilebilir ve sözleşmeye müdahale ederek sözleşmeyi değişen koşullara uyarlar.”

Buna ek olarak,  öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü durumlara ilişkin YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2013/1689 K. 2014/18895 T. 13.06.2014 sayılı kararında olağanüstü hallere harp, ekonomik krizler, enflasyon grafiğindeki ani ve aşırı yükselmeler, şok devalüasyon, para değerinin düşmesi gibi durumlar örnek olarak gösterilmiştir:

“Sözleşmenin edimleri arasındaki dengeyi bozan olağanüstü hallere harp, ülkeyi sarsan ciddi ekonomik krizler, enflasyon grafiğindeki ani ve aşırı yükselmeler, şok devalüasyon, para değerinin önemli ölçüde düşmesi gibi, sözleşmeye bağlılığın beklenemeyeceği durumlar örnek olarak gösterilebilir. Edimlerin dengesindeki değişiklik sözleşme yapılırken öngörülemeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen (Savaş, ekonomik kriz, devalüasyon, tabii afetler, ithal ve ihraç konusunda getirilen yasak ve tahditler gibi) olağanüstü bir durumdan ileri gelmelidir. Bu husus da “Emprevizyon” olarak ifade edilebilir. Maddede her ne kadar “taraflarca öngörülmeyen” denmişse de, olağanüstü olgunun sözleşme kurulurken sadece aşırı ifa güçlüğüne düşen taraf açısından öngörülemez olması yeterli sayılmalıdır. Aşırı ifa güçlüğüne düşenin bu durumu sözleşme yapılırken öngörmediğini ispat etmesi yetmez, bu durum onun için “öngörülmesi beklenemez” olmalıdır. Kendi özensizliği veya dikkatsizliği sebebiyle bu olguyu öngörememişse, 138. maddeden yararlanamayacaktır.”

2. Bu durumun borçludan kaynaklamayan bir sebeple ortaya çıkması

Sözleşmenin taraflarından biri temerrüt halinde ise uyarlama talep edemeyecektir.

3. Sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguların borçludan ifasının istenmesinin dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede değiştirmiş olması

Bu şart ile kast edilen, özellikle Yargıtay içtihatları uyarınca, sözleşmenin ifasının çekilemez hale gelmiş olmasının gerekliliği olup, her somut olayın kendine has özelliğine göre dürüstlük kuralına uygunluk denetimi yapılması gereklidir.

4. Borçlunun borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olması gerekmektedir.

Yukarıda sayılan şartların gerçekleşmesi halinde, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme hakkı doğar. Uyarlamanın mümkün olmaması halinde ise, borçlunun sözleşmeden dönme hakkı vardır.

Sözleşmenin yeni durumlara uyarlanması yapılırken, önce sözleşmede daha sonra da kanunda bu hususta bir intibak hükmünün olup olmadığına bakılır. Sözleşmede ve kanunda hüküm yok ise, sözleşmenin değişen koşullara uydurulmasının gerekip gerekmeyeceği incelenir. Bazen de sözleşmede olumlu ya da olumsuz intibak kaydı bulunsa bile, bu kayda dayanarak sözleşmenin kayıtla birlikte aynen uygulanmasını talep etmek hakkın kötüye kullanılması anlamına gelebilir. Bu hallerde intibak kaydına rağmen edimler arası aşırı bir nispetsizlik çıkmışsa uyarlamanın yapılması gerekir.  Sözleşmedeki durumun değişmesi halinde, sözleşmede ısrar etmek dürüstlük kuralına aykırı bir tutumdur. (YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2013/16898 K. 2014/18895 T. 13.06.2014 )

Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karara İlişkin Özel Sonuçlar

Yukarıda bahsedilen Türk Borçlar Kanunu’nun 138.maddesi uyarınca Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar doğrultusunda mevcut sözleşmelerde yapılacak değişiklikler ile taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum olması, borçludan kaynaklanmayan bir sebep olması ve borçludan ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşürecek şekilde aleyhe değiştirebilmesi ihtimalleri göz önünde bulundurulursa, bu değişiklikler sonucunda hakimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme ve bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkı doğacaktır.

Bununla birlikte;  Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Kararına belirtilen süre içerisinde uyulmadığı takdirde, İDARİ PARA CEZASINA hükmedileceği Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun’un 3.maddesi kapsamında düzenlenmiştir.

Şöyle ki, kapsamın Bakanlıkça belirlenmesi suretiyle Türkiye’de yerleşik kişiler kendi aralarında döviz veya dövize endeksli sözleşme düzenleyemeyecekleri gibi var olan bu nitelikteki mevcut sözleşmelerinin bedellerini 13.09.2018 tarihinden itibaren 30 gün içerisinde yeniden belirlemeleri gerekmektedir. Düzenlemeye uyulmaması durumunda, Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun’un 3.maddesi kapsamında; “Cumhurbaşkanının bu Kanun hükümlerine göre yapmış bulunduğu genel ve düzenleyici işlemlerdeki yükümlülüklere aykırı hareket eden kişi, üçbin Türk Lirasından yirmibeşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır” denilmektedir. 2018 güncel rakamıyla bu miktar 6.306 Türk Lirasından 52.601 Türk Lirasına kadardır. Aynı maddenin devamında “Kabahatin konusunu yabancı para oluşturması halinde, idarî para cezasının hesaplanmasında fiilin işlendiği tarih itibarıyla Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının bu paraya ilişkin “döviz satış kuru” esas alınır. Hükmolunacak idarî para cezasına, suç tarihi ile tahsil tarihi arasındaki süreler için 6183 sayılı Kanuna göre tespit edilen gecikme zammı oranında, para cezası ile birlikte tahsil olunmak üzere, gecikme faizi uygulanır. Gecikme faizinin hesaplanmasında ay kesirleri nazara alınmaz. Yukarıdaki fıkralarda yazılı suçların tekerrürü halinde verilecek cezalar iki kat olarak hükmedilir. Bu madde hükmüne göre idarî para cezasına karar vermeye Cumhuriyet savcısı yetkilidir.” denilmektedir.

@Kesikli Hukuk Bürosu

Bizimle temasa geçin